-
1.
0Yaz yaklaşıyor, biz de her zamanki gibi sosyal olsak da Ahmet haklı olarak bizden biraz kopuyordu. Fatih’le bu duruma bir şey demedik çünkü adam haklıydı amk. Bir akşam vakti gene canımız sıkıldı diye dışarı çıkma kararı aldık Fatih’le. Kafa dağıtma ve benim çok iyi geçmiş olmasına rağmen ona geçirmiş sınavlar adına içmeye gidecektik bu sefer. Cadde cıvıl cıvıl olsa da tek açık dükkân bir tekeldi. Bende caddenin ihtişamından kıvrılarak küçük ama tek açık dükkân olan tekele girdim. Ve evet, bu sefer onu, orada görmüştüm.
Aradan geçen bir sene onu daha güzel yapmış; kahverengi saçları biraz daha uzamış, 1.65’lik boyu 1.70’e çıkmıştı. içki veya sigara almıyordu. Tekel sahibinin de yaşına bakarsak ancak babası olabilirdi kızın. Fakat konuşmaları o samimiyeti vermeyince bu ihtimal de silinmişti. Onu görünce gözlerim parlamış olacak ki göz ucuyla bakma niyetini bozarak bana döndü, ben gülerek:
- *Tekrar* iyi akşamlar, dedim
Ne olduğuna anlam verememiş, kısacası benim fikrime göre beni hatırlamamıştı. Gelen heyecanın mutlu sonuç getireceğine inanmışken, tanımamış olduğumu anlayınca hayal kırıklığına teslim olmuştum. Sinir de gelince “Hah tam oldu amk.” dedim içimden. O sinirle tam 4 bira fazla aldım. Tabi kendi kendime de düşünüyordum aynı sırada, “Kız selam vermemiş olsan seni kafede görmemişti bile. Sen iyi akşamlar deyip kıza şaklabanlık yaptın”. Konuşmalarını dinledim bir süre. Kızın adres sorduğunu fark ettim. Biraz daha dinleyince geçen sene onun oturduğu, benim onu gördüğüm kafeyi sorduğunu anladım.
başlık yok! burası bom boş!