Hayattaki her şey için geçerli bu mesela bir futbol müsabakasında A takımı B takımını 1-0 yendiğini ve golü de x oyuncusunun attığını düşünelim. Ertesi gün manşetlerde x oyuncusunun adı geçecek. Galibiyette payı büyük olmasına karşın ona asist yapan, oyunu kuran, savunmadan destek olan, kanatlardan bindirme yapan vs. oyuncuların isimleri zikredilmeyecek bile. Şu da var sahada 10 kişi kalan bir takımın ne derece zorluk yaşadığını siz benden iyi biliyorsunuz. Eğer herhangi bir oyuncu kırmızı kart görseydi o gol çok yüksek ihtimalle atılamayacaktı. Bu da bize galibiyetin veya mağlubiyetin tek bir kişiye ait olmadığını gösterir.
Aynı mantıkla teknik direktör-takım ilişkisini baz alarak akıl yürütelim. Teknik direktör takımın oyun planını belirler, formasyonu düzenler vs. ama saha içinde oyuna aktif bir etkisi yoktur. Dışarıdan takıma bazı direktifler verebilir ancak. Asıl topla oynayan takımdır. Golü atan da yiyen de takımdır. Kötü giden bir maçı teknik direktörün canhıraş feryatları değiştirmez. Maçın sonunda eleştiri oklarına hedef olan yada samimi övgülere mazhar olan teknik direktördür. Ayrıca oyuncularla kıyas yapıldığında en çok parayı teknik direktör alır, aslan payı her zaman onundur. Acaba ona bahşedilen bu payı tam manasıyla hakediyor mudur? tartışılır. Buradan komutan-ordu ilişkisini çok rahat varabiliriz. Bir zaferi tamamen komutana yüklemek olayın sadece bir boyutunu görmektir belki de en büyük boyutunu, fakat gözden kaçan küçük detaylar umulmadık sonuçlara sebebiyet verebilir. Ama herkesin bir kahramana ihtiyacı var değil mi? Herhalde bu yüzden o küçük detayları es geçiyoruz.