+3
Şam'da yaralı bir biçimde geziyordum sokağı döndüğümde 2 tane cüppe giymiş başınıda kapşon ile kapatmış iri cüsseli iki adam geldi yanima birisi kulağıma eğilip "Bu topraklarda güvendesin Al-tair" dedi ve elime bir kese sıkıştırdı.Bu işten oldukça çok sıkılmıştım, ancak birşey yapamazdim çünkü dünyayı sadece BEN KURTARABiLiRDiM ! Bir köşeye oturdum hiç halim yoktu aç, susuz,yaralı, yorgun ve çaresizdim yeryüzünde ne kadar olumsuzluk varsa beni bulmuştu. Keseyi açtığımda 1 altın 1 şişe ve küçük bir kağıt vardı şişede enerjimi arttirabilecek birşey olduğunu düşündüm ve öylede oldu biraz olsun iyiydim en azından önümü görebiliyordum. Kağıtta yazan şey şehrin en yüksek dağında bulunan bir kaleydi evet orası Masyaf Kalesi'ydi !
1 Altınla karnımı güzelce doyurup üstüne yaramıda sardırmıştım geriye tek bir şey kalmıştı Masyaf'a gitmek.Bu durumda gitmem zordu ancak uzun süren yolculuğun sonunda kale'ye gelmiştim, sanki beni bekliyorlardi muhafızlar hiç bişey bile söylemedi doğruca içeri zütürdüler beni düşündüğüm tek şey Kudüs'de beni öldürmeye çalışan insanlar bunlardı ama yanılmıştım bunlar suikastçiler onlar ise Haçlı'lardı. iceri girdiğimde temiz bir kıyafet biraz yemek ve yıkanma ihtiyacımı gidermiştim, daha sonra yanıma bir suikastçi gelip Ismail seni bekliyor dedi anlamıştım Arap Halk'ının içindeydim daha sonra Ismail'in Al-Muallim'in karşısına çıktım. Bana suikastçi kardeşliğinden bahsedip kardeşliğin 3 yeminini tekrar edip tarikata katılmamı istedi tereddüt etmeden Al-Muallim'in dediklerini yaptım. Başımı okşayıp şimdi kendini kanıtlama zamanı diyerek emrime 20 suikastçi verip Selahattin Eyyubi'nin 1.Komutani ve Şam valisi olan ibn-ül Mahyerat'ı öldürme emrini verdi peki yapacaktım ancak anlamadığım bir şey vardı, henüz yeni gelmeme rağmen bana olan bu güvenleri neydi ? Sorumun cevabını almak için 3 gün sonra gerçekleştireceğim suikast çok önemliydi ve nihayet o gün geldi Şam sokaklarına inmiştim...