+88
-7
Şermin mutfakta çocuğa kek , süt gibi şeyler hazırlıyordu... Yağmurun üstünü değiştirmiş , Şermin'in anı olarak sakladığı çocukluk elbisesini üstüne giydirmiştik.
Çocuk mutlu gözüküyordu , Şermin'in getirdiği yiyecekleri yemiş , şöminenin önünde sere serpe yatmış keyif alıyordu.
Daha sonra yanına gittik , Şermin sorular sormaya başladı
"Senin birlikte yaşadığın birisi yok mu Yağmur ?" dedi...
Hayır der gibi başını salladı...
"Peki annen ve baban nerde ?" diye sorduk... Yine denizi işaret etti.
Kolunda bileklik benzeri bir şey vardı... Plastik sarı bilekliğin üzerinde "Bursa Çocuk Esirgeme Kurumu" yazıyordu.
Küçük bir çocuk olmasına rağmen sol kolunda da "Min el hak" yazıyordu... Bu sözün anldıbını daha önce az çok duymuştum... Pek hayırlı şeylere vesile edecek bir söz değildi.
Değişik bir hayatı olduğu belliydi bu yavrunun.
Şermin bilekliği fark edince benimle diğer odaya geçti...
"Rüzgar... Yıllardır sana bir evlat veremedim belki ama bu çocuk bizim için geldi... Yağmurlu bir günde Yağmur diye bir kızımız olsun istemez misin ?" dedi...
Çok sevineceğimi söyledim... Yağmur'un yanına gidip
"Bu gece burda kalmak ister misin ?" diye sorduk... Evet dercesine başını salladı.
O sırada Akif ve Dicle pazardan gelmişti.