+33
Bazen düşünüyordum. Bana mı gönderildi yani hediye miydi yaratandan? O kadar mutluydum ki yanında hiç olmadığım kadar mutluydum. Kısa sürer zaten mutluluklar kimse mutlu olamaz bu dünyada zira cennetin kıymetini bilemezdik burada yakalasaydık mutluluğu. Sınıfımızdan biri ayrıldı 2. dönemin ortasında bir kızın yanı boşalmıştı. Bunu fırsat bilen kıskanç bir kız sınıf öğretmenine hocam Selma sınıftan ayrıldığına göre Nermin benim yanıma oturabilir mi? dedi. Hoca da sığır zaten iyi tamam dedi. Göz göze geldik bir gideceği sıra bir arkasıydı yanlızca ama öyle bir baktık ki birbirimize sanki o elveda diyordu bende gitme diye haykırıyordum. Sessizce kalktı yerinden geçti bir arka sıraya. Çoğu zaman nefretle yaşarım yani onu tanıyıncaya kadar hemen herkesten nefret ederdim. Bana sevmeyi öğretmişti adeta. Ama o nefret dolu ruh halim geri gelmişti. O düşük çeneli kahpeye öyle bir nefret beslemişti ki kalbim bugün bile aynı hislerle anarım o kendini akıllı sanan insan müsveddesini. Benim içim burulmuştu. Belli etmek istemiyordum ama ruh halimden apaçık belliydi ne hissettiğim. Hergün iyi günler dileyerek ayrıldığım sınıftan tek kelime etmeden çıkmıştım. Çantamı toplarken yine göz göze gelmiştik fakat gözlerim çıkan ateşi görünce başını öne eğmişti. Çıktım hızlı adımlarla yürüdüm okulun dışına. Normalde her ne kadar uzak olsada yürüyerek giderim eve ama bu sefer en sevdiğim şeyleri bile yapmak gelmedi içimden eve geldim üstümü değiştirdim. Yatağıma yatıp tavanı seyrediyordum. Kendi kendime hasbihal ederim dedim ya yine konuşuyordum kendimle. Bütün nefretimi kusmuştum. Uyumuşum. Rüya görmem ben. Ama bugün bile rüyamda onu görmek için dua ederek yatarım. Nadiren görürüm. O günler en mutlu günüm olur.