Kafasını salladı "tamam" mahiyetinde,

herkes "dur Teleri" "aman Teleri" "yapma Teleri" falan deseler de,

"gelmeyin dışarı.. hiç biriniz.." dedim aynı sertlikle. Dalacağım falan sandılar galiba. Gerçi dalabilirdim de..

Çıktık dışarı, kafenin arka tarafına geçtik. Hafiften yoklamaya başladım,

"ee Selim? mutlu musun birader?" dedim soğuk şekilde.

"değilim oğlum ne mutlusu?"

Sıktım dişlerimi, arasından,

"nasıl inandın lan öyle bir şey yapabileceğime? sana gaz veren ben değil miydim? bir kaltak nasıl kör etti lan gözlerini? ne bekledin oğlum? Cansu'yu sevdiğimi falan mı sandın? sevsem sana gaz verir miydim lan?" dedim.

Ne sorulacak, ne denilecekse dedim, sıra Selim'in..

"malım işte dıbına koyim, huur oyuna getirdi beni, gelmemem lazımdı kanka affet, ağzımı burnumu kır, hakettim ben, vur valla ben sana vurdum, karşılık vermedin, vur kanka hakettim"

"Vurduğun için değil, huur çocuğu dediğin için hakettin" dedim.. ardından,

Tokadı öyle bir bastım ki, tüm sinirim önce elimden sonra da vücudumdan yayıldı..