-
51.
+9Eve adeta uçarak gittim. Ev babamın bana üniversite hediyesiydi. Sattığımı gördüğünde belki biraz üzülürdü, fakat pek de umurunda olacağını sanmıyordum. Zaten güzel olan işleri iyice açılmıştı. Ama yine de ona haber vermemeye karar verdim. Evden ev ile ilgili belgeleri toplayıp hazırladım. Ameliyat bir an önce olsun istiyordum. Ancak taşınmak biraz sıkıntılı olacaktı. Ozan'a güzel haberi o akşam verecektim. Bunu kutlamamız gerekirdi, onun için tekelden Tekila alıp Ozanlara doğru yola çıktım. Yolda iken beni aradı. Hemen yanına gelmemi söyledi. "zaten geliyorum" diyip konuşmayı kısa kestim.
Eve geldiğimde beni direk içeri alıp salona zütürdü. Kapıyı sıkıca kapadıktan sonra sessizce "olum manyak mısın, ne yaptın sen" dedi. "Ne yaptım lan tekila işte, seviyorsun diye alalım dedik hala afra tafra yapıyor". "Lan bilmiyormuş gibi yapma, adamın biri aradı, ameliyatın haftaya yapılacağını söyledi, nereden buldun olum sen parayı" dedi. "Hayırsever bir iş adamından destek buldum işte oğlum" deyip şişeyi açmaya koyuldum. Ozan elimden şişeyi çekti "Hasgibtir lan nerede bizde o şans dıbına koyayım. Oğlum bak tefeciye falan bulaşmadın değil mi ? Başını yakıcaksın bak sonunda.". Bu laflara içerlemiştim. Sanki beni tanımıyor gibi konuşuyordu. "Evi sattım" dedim. Ozan'ın yüz şekli değişti. "Manyak mısın oğlum sen niye satıyorsun evini ?" dedi. "Niye beni evine almayacak mısın yoksa" dedim. "La saçma sapan konuşma, bilmiyormuş gibi. Sana her zaman kapım açık. Ama bizim için kendini böyle bir işe sokman... " . "Sizi bizi mi var lan, ben size ikinci ailem demedim mi ? irem'i kendi öz kardeşim gibi sevmedim mi ? Durumu düzelttiğim gibi bir tane daha alırım. Hem irem'e bakmana da yardımcı olurum fena mı olur" dedim. Oturdu. içine sindirememişti belli. Ama hep böyleydi zaten Ozan. Laz damarı tuttu mu soğumaya bırakmak gerekirdi. Kalkıp irem'in yanına gittim. Ona "artık ben de buradayım irem, hem daha çok yanına gelirim bundan sonra" dedim. Gülümsedi. Mutfakta, biraz meyve kesip, limonları doğradıktan sonra, kolum ile göğsüm arasına tuzluğu sıkıştırıp salona yöneldim. içme zamanı gelmişti.
başlık yok! burası bom boş!