+19
O gün sağolsunlar harika bir gün geçirdik, önce bir romantik filme sonra onlar mağazaları gezerken biz sabri ile bir taks filmine girdik. Zenci bir adam oynuyordu. Şimdi yalan olmasın adını hatırlamıyorum bayağı ünlü bir adam ama. Her neyse ilk defa o filmde, damlayı mutlu görmüştüm. Gözlerinin içi görüyordu. Ama bir görseydiniz beyler o gözlerini. Mutlu olduğunda parlardı. Harika bir gün geçirmiştik. Hani beyler mutsuzluğuma şanssızlık diyorum ya değil işte dıbına koyayım. insan ne ederse kendi eder derler ya, işte tam onu yaptım. Arkadaşlarından ayrıldıktan sonra beni evine davet etti. Gittik birlikte önce biraz oturup öyle meyve suyu falan içtik. Ben nereden çıktı ise o güzel ilişkinin anasını gibecek o cümleyi söyledim "Damla bir şey soracağım ama alınma.". " Ne diyeceğine bağlı ama söyle bakalım" dedim. "Bana o gün babanın ve abinin öldüğünden bahsettin. Annen nerede ?" dedim. "Öldü" dedi. "Ölmüş daha doğrusu, ben doğarken. Ama bana deli diyebilirsin belki ama onu gördüğümü adım gibi hatırlıyorum.". Boşboğazlığımı gibeyim dedim beyler. Kızın yine gözleri dolmuştu, Teoman'ın bir şarkısı çalıyordu bir de televizyonda. Sarıldım ona. Tek yapabileceğim şey di. "inanmıyorum" dedi sessizce. "Öldüğüne inanmıyorum... ".
O gün orada konuyu değiştirmek için türlü şaklabanlıklar yaparak biraz olsun yüzünü güldürmeyi başarabilmiştim. Ama o günden sonra hep bir durgun gibiydi. Ve ilk ayımız bu şekilde geçmişti.