-
1.
0Yanımdaki köleden çat pat Hintçem ile mısırda olduğumuzu öğrendim, devasa piramitler vardı. Kocaayağın ayakları bile bu piramitlerin zemininden küçüktü. Köle olarak satılıp hayatımın sonuna kadar sefillik içerisinde yaşayacağımı bilmeme rağmen espri yeteneğim sayesinde gülebiliyordum. Tek tesellimde buydu galiba. Amcam yanıma gelip “Şanslısın ilk sen satılacaksın” dedi. Tabii ya şanslıyım bir köle pazarında yarı çıplak bir halde, zincirlenmiş şekilde duruyorum. Üstelik satılmak üzereyim ne şans ama!Tümünü Göster
iki adam geliyordu. Belli ki onlarda köleydi. Yaklaşık 35-40 yaşlarındaydılar ve tenleri adeta bir hayvanın ayaklarına dönmüştü. Kim bilir belki kırbaçtan belki de sahiplerin uyguladığı farklı fantaziler. Çok geçmeden alanın ortasındaki platformdaydım. Beni orada döndürdüler. Kaslarımı sıktılar. Birkaç kere de kırbaçla vurdular. Galiba benim için alıcı çıkmamıştı insanlar aralarında anlamadığım bir dilde konuşuyor, tartışıyordu. Sonunda bir kadın çıkıp ”Eahsela Aleyh” tarzı bir şey söyledi. Sonrasında ise beni arabasına bindirdiler. Arkada zincirli bir şekilde tahta parmaklılar arasında oturmaktan çok ön tarafta kadınla sohbet etmeyi yeğlerdim. Gerçi kadının dilini bile bilmiyordum ama içimde garip bir şeyler olmuştu. Galiba aşık oluyordum. Kısa süre sonra kadının malikanesine gelmiştik. Çok büyük olmasına rağmen bahçesi mütevaziydi. Malikane tamamen beyaza boyanmıştı. Kadının misafirleri boşalmak için içeri girmeyi bekleyememiş duvarları nasıl silecekler acaba diye düşünüyordum. Kapı açıldı. Zenci bir adam bana “lilhuriji minel kafsi” diye bağırdı. Diğer köle bana çince kafesten in olarak çevirdi. Burada her milletten, her dilden insan vardı. Kafesten indim ve diğerleriyle birlikte malikanenin yolunu tuttum. Sahibem önümde yürüyordu. Muhteşem bir kadın diye düşündüm bu sefer aşık olduğuma gerçekten karar vermiştim. Malikaneye girince yatacağım odayı gösterdiler. Ben böyle bir şey beklemiyordum. Yanımdaki Çinli köleye dönüp “Neden böyle bir odam var ve bana nazik davranılıyor bende sizin gibi birer köle değilmiyim” dedim. “Hayır sen köle değilsin sahibe seni yanına aldı çünkü senden bir çocuğu olsun istiyor. Onun ailesinde bir kehanet vardı burada kehanetler önemlidir. Kehanet ise bir sahibenin bu yıl içinde köle pazarında omzunda ejderha dişi izi olan bir çinliyi görüp onu satın alacağı ve ondan hamile kalacağı söyleniyordu. Çocuğu ise firavunu öldürecek böylece mısır imparatorluğu huzura kavuşacak dedi. Şaşırdım ama bir şeyden emindim sırtımdaki izi ağları temizlerken bıçak ile yaptığımı söylememeliydim. Bana dönüp bu malikane ve bahçe içinde özgür olduğumu her zaman her şeyi yapabileceğimi ancak burayı terk edemeyeceğimi söyledi. Başımı sallayıp odadan çıkmasını sağladım yatağıma yattım ve düşündüm. Daha sonra ise beklemeye başladım neyimi bekliyorum? Gece olmasını.
Okuyan belli etsin devamı geliyor. Asla yarıda bırakmam hikayeyi.
başlık yok! burası bom boş!