/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +12 -2
    Yıl M.Ö 200
    Başım ağrıyor, oysaki dün akşam fazla içki içmemem gerektiğini söylemiştim kendime ama nasıl bunu umursarım ki. Sabah erken kalkmak zorunda olan, balıkçılık yapan bir çinliyim. Kız arkadaşda benim için bir hayalden ibaret. Gerçi olsa ne olur ki kendime bakacak param yokken ona nasıl bakarım? Ah! Bu rutin hayattan nefret ediyorum Balık yakala sat uyu kalk balık yakala sat uyu kalk... Tüm bu düşünceler içinde kayığımın yolunu tuttum. Kayığım ve balık ağım yerli yerindeydi denize açıldım. Fırtına geliyordu ama balık yakalamazsam akşam yiyecek bir şeyim olmayacaktı ve ben şimdiden acıktım. Açık denize doğru kürek çeke çeke devam ediyordum. Aradan yaklaşık 10 dakika zaman geçmişti. Dalgalar üstüme üstüme geliyordu. Hayır! Şimdi vazgeçemezdim ağımı attım beklemeye başladım. Balık gelmiyor, fırtına şiddetleniyordu. Ağımı çekmek üzereyken bir kıpırtı hissettim denizde. Ağı kayığıma çektim. Bu şeyi elle yakalamam gerekiyordu, kayığın çok yakınındaydı. Usta bir balıkçı olarak balığı yakaladım da ama keşke yakalamasaydım. Elime diken battığını hissettim. Balığı aniden bıraktım, elimi denizden çektim. Avuç içim anında simsiyah kesilmişti. Daha sonrasında ise... Hayır, daha sonrasını hatırlamıyorum. Şuanda bildiğim iki şey var. Biri Korsanların gemisi olduğunu düşündüğüm büyük bir geminin güvertesinde gözlerimi açıyor oluşum. Diğeri devasa ayaklara sahip olan adamın ayaklarını kafama bastırıyor oluşu. Ne yazık ki ikisi de iyiye işaret değil. Ama tartışılabilecek bir konu var. Geminin güvertesinin mi yoksa adamın ayaklarını mı daha büyük olduğu. Tüm bu düşüncelerim kafama yediğim tekme ile bölünüyor. Canım acıyor. Canımı acıtan adamın tekmesi değil etraftakilerin hunharca attıkları kahkahalar. Bana gülünmesinden nefret ederim. Bir plan yaptım hemen. Güverte, giysilerim, adamın ayakkabısı bunların hepsinin ortak bir özelliği vardı, ıslaklardı. Soldaki varili ve kapağından sızan barutu gördüm ve yanındaki meşaleyi. Adamın ayağını kaydırıp onu etkisiz hale getirecektim (Tüm etkenler ıslak olduğu için kolay olacaktı) daha sonra meşaleyi baruta atıp tüm gemiyi havaya uçuracaktım. Belki bende ölecektim ama olsun bu pisliklerin hepsi ölecekti. Çevik bir hareket ile adamın ayağını sağa doğru çektim, pardon çekemedim. Adamın ayağı kımıldamıyordu tüm gücümle tekrar ittim, yok olmuyordu itiyorum ama tık yok. Adam sanki betondan yapılmış kımıldamıyor. Bana bakıp güldü ve şöyle seslendi: "Ayağımı çekmemi mi istiyorsun peki, sen bilirsin." ayağını çekti. Çok şaşırmıştım ama vakit kaybetmeden meşaleyi barut fıçısına attım kulaklarımı kapadım ve yere eğildim.
    ···
   tümünü göster