Saat 8'e yaklaşmaya başlamıştı. Hızlıca üstümü giyinerek güzelcene kokulandım. Hazır olduğum an evden kendimi sokaklara bıraktım. Ecemlerin evinin yolunu tutmuştum yeniden. Geldiğim vakit Ecem daha çıkmamıştı. Bu sefer derinlerden gelen bir heyecanla birlikte gidip zile bastım. Kapıyı orta yaşlarda hafif tombul bir teyze açtı.

- Buyur evladım dedi teyze bana Ecem'in gülümsemesini andıran bir gülümsemeyle.
- iyi akşamlar teyzecim ben Ecem'in arkadaşıyım da onu almaya gelmiştim dedim Ecem'in annesine ki o anda Ecem arkasında beliriverdi.
- Hoşgeldin fiberoptik, bakıyorum da annemle de tanışmışsın. Fiberoptik, annem Gülseren. Anne, fiberoptik dedi Ecem bizi tanıştırmak için.
- Tanıştığımıza memnun oldum efendim diyerekten kafamla onaylar gibi bir işaret yaptım.
- Ben de oğlum dedi Gülseren Teyze de bana tekrar gülümseyerek.

Ecem'i de alıp yola çıktık ikimiz. Tekrardan sahil tarafına inecektik ilk tanıştığımız gün gibi. ilklerin hep bir hatırası olur ya.

- Hadi çiğdem alalım diyerek gülümsedim Ecem'e.
- Çiğdem demek haa diyerek gülümsedi o da bana.

Ordaki teyzelerden bir miktar çekirdek alıp Ecem'in yanına geri geldim. Sahil boyunca yürüyerek birlikte çekirdek çitledik. Daha sonra ise yeniden olduğu gibi çimlere çöktük. Çimlere çökmemiz bir süre sonra çimlerde uzanmaya dönüştü. ikimiz beraber gökyüzünü izliyorduk Güneş'i beraber batırmıştık. Ben yeniden olduğu gibi Ecem'in saçlarıyla oynuyordum.

- Ecem dedim.
- Efendim fiberoptik dedi o da bana.
- Senden hoşlanıyorum sanırım dedi zar zor bir şekilde boğazım düğüm düğüm olmuştu.
- Ben de senden fiberoptik diyebildi Ecem de.