1. 26.
    0
    Tek part uzun biraz ama bitti!

    Yıl 2008 ;

    Uludağ Üniversitesinde okuduğum zamanlar... Bursa'da ikinci yılımdı çalışkan bir öğrenciydim , en azından yaz okuluna kalmaz. Tatilleri ailem ile geçirirdim...
    Bursa büyük bir şehir olsa da öğrenciler genellikle Görükle denen bir beldede kalırdı... Şimdilerde çok gelişmiş bir yer olsa da benim zamanımda çoğunluğu köylük bir alandı...
    Öğrenciler okula minibüsle gidiyor , metro henüz üniversiteye varmıyordu...
    Kendime ev arkadaşı bulamamıştım , yurtta kalıyordum... Yurttaki çocuklardan 2-3 yaş büyüktüm , okulu geç kazanmıştım.
    Sima olarak da onlardan daha büyük durduğum için bana ağabey derlerdi.
    Nisan-Mayıs aylarıydı okulumun bitmesine az bir zaman kalmıştı ve pek çok öğrenci çoktan memleketine dönmüştü.
    Ben de bir yandan derslerime çalışıyor bir yandan da okulda zaman geçiriyordum...
    O sırada üst sınıflardan arkadaşım Okan yanıma geldi... Elinde davetiye vardı.
    Abisinin asker eğlencesi olduğunu ve beni de orda görmek istediğini söyledi.
    Ulan asker eğlencesinin davetiyesi mi olur diye düşündüm ama yine de aldım. Yurda doğru yürüdüm...

    Gece saat 1'de telefonumun çalmasıyla uyandım , arayan Okan'dı... Bu saatte aranır mı diye söylendim kendi kendime ama açtım telefonu... Sonuçta genç adamlarız acaba benim o saatte uyumam da mı bir hata var diye düşündüm.
    Yarın geliyorsun di mi kardeşim dedi.
    Geleceğimi söyleyip nerede buluşacağımızı sordum.
    HARMANCIK köyünde dere kenarında toplanacağımızı sonra köyün içine gidip eğlenceye katılacağımızı söyledi...
    Eyvallah kardeşim dedim... Okan'ın sesinde bir gariplik vardı , çok garip geliyordu...
    Yine de uyku sersemi konu açmak istemedim , tek isteğim uykuma devam etmekti...
    Ama gecenin bir vakti uyanınca sağlıklı bir uyku çekmem beklenemezdi...
    Annemi gördüğümü hatırlıyorum... Bembeyaz bir elbise giymişti üstüne... Çok yaşlı sayılacak bir yaşta değildi ama saçları bembeyaz olmuş yüzü kırışmıştı... Elini öpmek için yanına gitmemle boğazıma yapışıp "Gitme o köye!" diye bağırdı.
    Gördüğüm en kötü kabuslardan biriydi belki de o zamana kadar... Saat gece 4'dü... O kabustan sonra gözüme uyku girmedi açıkçası...
    Yurdun terasına çıkıp sigara yaktım , başladım şehri izlemeye...

    Sabah olmuştu... Dünkü kabustan sonra annemi arayayım dedim.
    Annem açtı telefonu hal hatır sorup , muhabbet ettikten sonra annem bana dün gece rüyasında beni gördüğünü ve tek katlı beyaz bir evin önünde elimde bir makasla bir koyunu paramparça ettiğimi söyledi.
    Hayırdır inşallah anacığım dedim , kapattım.
    Ama bunlar içimi ürpertiyordu... Dünden beri bir gariplik vardı sanki.
    Heralde dersler , sınavlar yordu beni diyip atladım otobüse okulun yolunu tuttum... Finallerin son etabıydı... Sınıfa doğru giderken sınıf kapısının önünde Okan'ı gördüm.
    Bugün okulu yoktu , sınavı da yoktu ama kapıda beni bekliyordu...
    Kardeşim sınavına gir çıkışta benim arabaya atlar köye gideriz... Bizim köyün yemeklerinden bi ye bakalım beğenecek misin dedi.
    Olur kardeşim dedim , sınava girdim.
    Berbat geçmişti... Bildiğim soruları yapamamıştım resmen...
    Bunlara Okan'ın aklımı karıştırdığı için sebep olduğunu düşünüp küfürler savurup duruyordum içimden ve tak gibi geçen bir sınavla birlikte sınıftan çıktım.
    Okan'ı aradım koridorda , yoktu. Kapısı arabanın önündeydi.
    Telefonla aradım...

    Telefon lavabodan geliyordu... Lavaboya doğru yürüdüm. Elektrikler yanmıyordu. Korkmaya başlamıştım.
    Okan nerdesin amk diye söylendim sesli sesli... Telefon meşgule atıldı.
    Ama lavaboda ne telefon ışığı vardı ne de başka bişey... O sırada Okan'ı gördüm. Kızlar tuvaletinden çıkmıştı ama biraz panikti.
    Ne arıyorsun lan sen orda dedim... Hiç kardeşim , başım döndü de kendimi buraya atabildim dedim.
    Okan doğru söyle bak kardeşim bi durum mu oldu dedim.
    Yok bir şey dedi... Arabaya doğru yürüdü.
    Peşinden ben de gittim... Nereye gidiyoruz şimdi diye sordum.
    Köye gidiyoruz... Bizim köyün insanları biraz farklıdır , baştan uyarayım.
    Nasıl yani dedim.
    Sinirli insanlardır , çoğu Erzurumlu zaten... Sinirli adamlardır bilirsin dedi.
    Bilmem ama iyi bakalım Okan , dedim.
    Yola koyulduk...

    Harmancık köyü daha önce adını duyduğum bir köydü... Manzarası , havası falan bayağı meşhurdu.
    Yazın bütün Bursa sıcaktan yanarken orada millet montlarla oturuyordu.
    Neyse , dağın tepesindeki köye varmıştık...
    Okan'ların evde çok insan olduğu için köyün meydanında bir süre bekledik... Köylü baştan aşağı beni süzüyordu anlamadığım bir şekilde...
    Daha sonra Okan'a evden telefon geldi. Hadi gidiyoruz eve dedi ve eve doğru yürümeye başladık.
    Güzel köymüş burası Okan dedim... Öyledir öyledir , geceleri daha güzeldir. Göreceksin zaten bugün dedi.
    Görelim bakalım dedim ve Okan'ların eve varmıştık.
    Evde sadece Okan'ın annesi , babası , abisi , kardeşi ve abisinin nişanlısı vardı...
    O kalabalıktan eser kalmamıştı adeta...
    Babası odanın içinde Kur'an olduğunu sandığım bir kitabı okuyordu.
    Ailenin diğer fertleri girişteki minderlere oturmuş , karınlarını doyuruyorlardı...

    Daha sonra akşam oldu ve abisinin eğlencesinde bolca eğlendik stresimi de attım hiçbirşey de olmamıştı demekki her rüya gerçek olmadığı gibi her gerçekte rüya değildir falan filan neyse dostlar inşallah beğenmişsinizdir...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster