+161
-62
bu olay benim için çok acı bir olay ancak ben burada anlatıp rahatlamak istiyorum. çünkü haksız olduğumu düşünmüyorum ve buna entry sonunda siz karar vereceksiniz. öyle part part yazmıyorum çok entry olsun, başlık sol framede gezinsin falan diye. tek partta anlatıyorum.
ben 24 yaşında üniversiteyi bir sene önce bitirmiş, devlete memur olarak atanmış bir kardeşiniz, abiniz, arkadaşınızım. ablam ise 30 yaşında kıvırcık saçlı, beyaz tenli, 1.68 boylarında, kültürlü, zeki biri. ayrıca yaşadığımız şehirde de okul öncesi öğretmenliği yapıyor. ancak ablamın bir kusuru var. bir ayağı topal. yani bariz belli oluyor topalladığı. yani ablam o kadar güzel ki bunun kendisi için bir kusur olmadığını hepimiz söylüyoruz. gerek anne babamız, gerekse akrabalarımız ve arkadaşlarımız tüm tanıdıklarımız söylüyor. teselli olsun diye değil gerçekten durum böyle.
bundan 3 sene önce. yani ablam 27 yaşındaydı o zaman ben 20 yaşındaydım. ablam bir arkadaşının düğününe gitti. gece 00:10 gibi eve geldi. annem babam da yanındaydı. eve girdiler, düğünde aldıkları çerezleri falan yediler. sonra da uyudular. biraz bilgisayarda oyalandıktan sonra "tuvalete gideyim de öyle uyuyayım ben de" dedim. tuvalete giderken ablamın odasından geçiyoruz. bir baktım içerden hıçkırma sesi. kapıya yaklaştım ablam ağlıyor. belli yani. kapıyı tıklattım sessizce. "abla iyi misin, girebilir miyim?" dedim. ses seda yok. bir daha tekrarladım. gel dedi yanık ve üzücü bir sesle. içeriye girdiğimde ince bir örtünün altına gömmüş kafasını ağlıyor. gittim yanına. "ne oldu güzel ablam?" dedim. "arkadaşlarım evleniyor ama ben evde kalıcam. özürlü olduğum için kimse beni beğenmiyor, ölmek istiyorum" tarzı şeyler söyledi. içim parçalandı. gözlerim doldu. hemen teselli etmeye çalılştım. "abla allah da seni böyle yaratmış, isyan etme. her şeyin hayırlısı olur sen de hayırlısını dile." dedim. bu tür konuşmalarla yarım saatte kendisini biraz da olsa rahatlattım.
aradan bir yıl falan geçti. bu işlem yine tekrarlandı. ancak bu sefer durum çok farklı. ablam neredeyse her gece ağlayıp her gece isyan ediyordu. bunu yanı sıra yasinler, kuranlar okuyp dualar ediyordu. oruçlarını kaçırmıyordu hep yalvarıyordu allah'a. çünkü yapacağı tek o kalmıştı.
şimdi ablan da koca meraklısıymış diye düşünenler hatta söyleyenler olacak. tek derdi koca bulmak değil ki? o kadar çeyiz hazırlamışlar annemle. o kadar heves etmişler. beyaz gelinliğin hayalini kurmuş. ama o daha da ilerisini düşünüyor. okul öncesi öğretmeni ya, çocukları görüyor. "ya benim de çocuğum olursa ileride ve beni beğenmezse, sevmezse ayağımdan dolayı" diye düşünüyor. pgibolojisi tamamen bozulmuş durumdaydı yani. tesellilerimiz, sözlerimiz de işe yaramıyordu. hayır ayağının da iyileşmesine imkan yok. sol bacağında doğarken yaşanmış bir olay var. ondan. doğuştan gelen bir şey aslında ne kötü durumda olan insanlar var şükretmek lazım.
bu böyle bir sene daha devam etti. ablam anlatıyor. bir gün okula gitmek için otobüse binmiş. ablamdan başka otobüste olan yokmuş. adamın biri binmiş 30 yaşlarında, yakışıklı, boylu poslu ve karizmatik bir adam. akbili yokmuş ve ablamda var mı diye rica etmiş. ablam da buyrun demiş, akbili vermiş. adam da teşekkür etmiş ve ablamın yanındaki koltuğa değil de yan tarafındaki koltuğun cam kenarı olmayan koltuğuna oturmuş. sonra ablama tekrar teşekkür etmiş. bir takım sorular sormuş ablam soğuk davranmış ancak sonra ablamın eski arkadaşlarından biri çıkmış adam. başlamışlar eskilerden konuşmaya. adam iş çıkışı ablamla kafede buluşmak için davet etmiş. ablam da kabul etmiş. eskilerden konuşacaklar diye. ablam da hiç kötü niyetli bir insan değildir. geldi annemden babamdan izin aldı gitti. ama korkuyordu. galiba adamı beğenmişti çünkü hafiften süslenmişti. süslenmeye ihtiyacı yoktu ama. yüzünden tedirginlik belli oluyordu. hiçbir şey olmamasına rağmen kendince bir şeyler hissetmiş, kendi kendine gelin güvey oluyordu. "ya ayağım topal diye beni beğenmezse" falan diye.
çıktı gitti bu. bir geldi sevinçli. baya bir konuşmuşlar. eskileri falan anlatmışlar. ablam haftada bir kere buluşmaya başladı bu adamla. adamın adı da kenan.