+12
-1
Bir zaman sonra, içinde bulunduğum bu durumu kabullendim. Bir anda hayatıma giren o lanet çocuğun ismini bile koymuştum; 'Şey'. Ancak daha da tuhaf olan şu ki, şey ile hiç konuşmuyorduk. Cesaretimi toplayıp soru sorduğum sırada boş boş gözümün içine bakıyor ama cevap vermiyordu. Gecenin bir yarısı uyandığımda, onu baş ucumda beni sinsi bir gülüşle izlerken buluyordum. Eskiden olsa böyle bir durumda avazım çıktığı kadar bağırır, delirme noktasına gelirdim. Ama artık alışmanın da ötesine geçen bir durumdayım. Çaresizlik, umutsuzluk ve kabullenmişlik.
Hayatımın her alanında benimleydi. Okuldayken öğretmenin arkasında durup beni izlerdi. Yolda giderken ensemde nefesini hissederdim. Hatta duş alırken bile beni izlerdi. Sadece izlerdi. Konuşmuyor, dokunmuyor veya başka bir şey yapmıyordu. Öylece durup gözümün içine bakıyor ve sırıtıyordu. Gecenin bir yarısı uyandığınızda burnunuzun dibine kadar eğilmiş ve sırıtarak sizi izleyen birini görseydiniz ne yapardınız?
Aylar sonra farklı bir şey olmuştu. O gece uyandığımda, burnumun dibinde solumuyordu. Odanın ortasında duvara öylece bakıp bir şeyler fısıldıyor, sonra susuyor (dinliyor) tekrardan fısıldıyordu. Evet, ilk defa konuşuyordu. Ama benimle değil.