+1
gece gece aklıma takıldı uyuyamadım. bunu yazıp yazmamak konusunda tereddütlüydüm çünkü en yakın arkadaşımdan bile sakladığım gerçektir bu sadece kız kardeşim ve ben bide annem bilir ne kadar umrundaysa. fakat nasıl olsa anonimiz.
ablamla aramızda 1 yaş var neredeyse ikiz sayılırız birbirimize çok benzeriz falan filan. biz küçükken annem bizi terk etmiş o zamanlar ben 1 ablam 2 yaşında. çok bilmiyorum o zamanları işte babaannemlerin anlattıkları kadarıyla. 2 sene falan babaannem annelik yapmış bize. boşanmaya çalışmışlar bizimkiler olmamış bir şekilde barışmışlar. sonra annem 2 sene sonra geri dönmüş. o zamanları hayal meyal hatırlıyorum. babaanneme anne dediğimi anneme yenge dediğimi biliyorum. annem geldi gelmesine ama bize ne kadar annelik yaptı orasını anlatıcam. annem geldi işte bir süre sonra alışmaya başladık dediler işte bu sizin anneniz. biz çocuğuz ne de olsa büyükler ne derse o. ama anne dediğimiz insan bize bir gün olsun iyi davrandığını hatırlamam. çocukluğum tamamen travma halinde geçti. küçükken çok dayak yedik anlamazdık sadece dayak yerdik. küçüklük falan tamam eyvallah da asıl sıkıntı olan zamanlar okula başladığımızda bazı şeyleri gördüğümüzde başladı. mesela bizim evimiz okula yaklaşık 3 4 km uzaklıktaydı bir gün olsun okula bir ebeveynimiz eşliğinde gitmedik. bu oldukça basit bir şey. bu olsundu çocuktuk bir şekilde gidip geldik bir şey de başımıza gelmedi çok şükür. ama asıl unutamadığım şeyler mesela bir gün kız kardeşim yaramazlık yaptı 8 9 yaşlarındayız aklımdan o sahne hiç gitmez. gözümün önünde kapının köşesine annem tarafından sıkıştırılmış kız kardeşim karnına bir tekme yedi hiç unutmuyorum ve o insan acılar içinde kıvranan ufacık çocuğa maymun suratlı dedi ve gitti. ben öylece bakakaldım. birkaç saniye sonra yere çöktü içinden ağlamaya başladı ben de yanına oturup ağladım. öylece neredeyse 1 saat boyunca birlikte ağladık. mesela ben bir kış günü yaramazlık yaptığımda hasta halimle evimizin sobalı odasından annem tarafından kovuldum. saatlerce soğukta başka bir odada için için ağladım. küçüğüz ya biz hani böyle şeyler o zamanlar umurunda olmuyor insanın ne olursa olsun sever insan annesini. bazen iyi olduğu iyi dediğim bizi dövmediği zamanlar olurdu. o zamanlarda giderdim anneme sarılmaya çalışırdım annemi öpmek isterdim 1 kere olsun izin vermezdi. o zaten bunları yapmazdı da. komşumuz gelirdi mesela benden 3 yaş küçük oğluyla birlikte bize misafirliğe görürdüm ne kadar iyi olduklarını birbirlerine sarıldıklarını. öperdi annesini. öyle kıskanırdım ki.. bir keresinde o çocuğu yolsa annesiyle görmüştüm annesi diyordu sen büyüyüp koluma gireceksin benim diyordu beraber yürüyeceğiz dans edeceğiz seninle diyordu. bunu duyduğumda ilk işim annemle beraber bir yere giderken o kaldırımın aşağısından yürüdüğünde onun koluna girmek olmuştu. yine itti beni. neyse biraz daha büyüdük biz. 11 12 yaşlarımıza geldik. annem hiç çalışmadı biz liseyi bitirene kadar. ama evde iş yapardı. belki bilen vardır evde bone paketlerdi. kıl gibi bişey. bu işi yapmaya başladığındda merak ederdik bizde nasıl yapılıyo falan diye sonra bizde öğrendik. okuldan eve geldiğimizde bize bu işi yaptırırdı zorla. mesela arkadaşlarım kapımıza gelirlerdi çalarlardı işte yazmaz evde mi diye sorarlardı iş yaparken bi yandan dinlerdim uyuyo ya da işi var onun gelemez derdi annem. ben zaten kapıya bakamazdım arkadaşlarım varsa kapının diğer ucunda. bize koşul koyardı akşama kadar 10 liralık iş yaparsan çıkabilirsin diye. bizimde hiç sesimiz çıkmazdı yapardık. biliyorduk çünkü en ufak bi başkaldırı dayak demekti. mesela arkadaşlarıyla güne giderdi biz evde tek kalırdık kardeşimle bize şu kadar iş yapıcaksınız ben gelene kadar derdi. yapardık biz. biz susardık. sustuk biz hep. akşam babamıza söyleyemedik mesela annemiz bunu yapıyo bize diye. çünkü babam geldiğinde melek olurdu bir anda. sindirilmiş bir insansam ben şu hayatımda hala bu sadece annemin yüzündendir.
şu anda 19 yaşındayım bir kez olsun anneme sarılmadım doya doya öpmedim onu. öyle kokusunu içime çekerek öpemedim. şimdilerde gücü yetmiyo artık bizi dövmeye. hatta bizi sevmeye başladı herhalde. bazen gelip sarılmak istiyo bu sefer ben onu ittiriyorum. napayım alışık değilim. soruyo neden böyle yapıyosun oğlum diye cevap vermiyorum. çünkü konuşsam ne o kalkabilecek bunun altından ne de ben.
şimdi ne mi oluyo? şimdi gördüğüm en ufak şefkat kırıntısının peşinden koşuyorum. en ufak ilgi gösteren bir insanı baş tacı ediyorum. ne kadar tanımasamda ne kadar yabancı olsa da bana biraz şefkat gösterdiyse sonuna kadar güveniyorum ona. sonuçta yine ben kırılıyorum. ama olsun onların bir suçu yok ki. bir tek suçlu var onu da asla affedemiyorum