.Ayça napıyordu, Ayça suratıma bakarak düşe düşe bana bu kodumun krosumu düştü bakışıyla mangalın başına geçmiş ateşi yelliyordu.Bi oturmuş mangalın başına görmeniz lazım, sanki kırk yıllık mangalcı dıbına kodumun huuru. Birde köşeye pısmıs dertli dertli bakıyor bana, ne zaman gelecen yanıma dercesine. Geçtim bende Ayça’nın yanına; “ Tamam tamam gel buraya” diyip elimi beline attım, oda aynı şekilde elini belime atarak yaslandı bana. Başımı onun başının üstüne koymuş saçlarına ufak buseler konduruyodum, her buseden sonra içinin kıpır kıpır olduğunu hissedebiliyodum. Zaman geçmiş herkez sarılma öpme işini abartmadan bırakmış masada yerlerini almıştı. Etlerimiz geldi, tekillalar bardaklara doldu, karınlar doydu, kafalar çekildi. Artık herkez gibişe hazırdı, kafalar trilyon bir şekilde masadan öpüşe koklaşa dağıldık. Ayça kucağımdaydı, ben ise ayakta, o kafayla yürümek o kadar zordu ki hemen kendimi yere bırakıp Ayça’yı aynı şekilde kucağıma aldım. Nasıl bir kızsa tırnaklarının sırtımda derin izler bıraktığını hissedebiliyordum, ama o acı kadar zevkli birşey yoktu. Hiç birşey düşünemiyordum, Esra gitmiş yerine Ayça gelmiş gibi davranmaya başlamıştım. Yaklaşık 5 dakika öpüştük, ızdırapla, şevkle, hırsla. Ayça gözlerimin içine bakarak hızlı bir şekilde üstündeki T-shirtü çıkarttı, “ Sütyenimin askını çözermisin” diyip gömleğimin düğmelerini açmaya başladı, o ikizleri hiç bekletmeden meydana çıkartmak istiyodum. Sütyesinin askısını çıkarttığım anda göğüsleriyle göz göze kaldım, o yaşta ki bir kız için gereğinden fazla büyüklerdi.O an tek istediğim şey kafamı oraya gömüp sadece öpmekti, ama Ayça benden önce davranıp gömlek düğmelerini çözüp karnımdan itibaren göğüslerime, göğüslerimden itibaren dudaklarıma kadar yalayarak geldi. Dudaklarıma geldiğinde elim göğüslerinde onun elleriyse sırtımda olaraktan bi beş dakika kadar seviştik. Artık vakti gelmişti, “Ayağa kalk Ayça” diyip pantolonunun düğmesini açtım, oda aynı şekilde kemerimi çıkarıyordu, ikimizde birbirimiz için çıldırıyoduk. Kemerimi açtıktan sonra ikimizde üstümüzde ne varsa çıkardık, o manzara tarif edilemez beyler. Büyük göğüsler, ince bel ve bir o kadarda narin olmasına rağmen sert ve dolgun bir kalça. Hiç beklemeden kucağıma atlayıp öpmeye başladı, öpüşürken bir yandanda acıyla ve şehvetle inliyordu, ortam iyice sıcak olmuştu, birbirimize sarılmış, ellerim kalçasında, onun elleri saçlarımda öpüşmeye devam ettik. Acıdan ve zevkten inlemek gitmiş, artık çığlık atmalar başlamıştı, “ Aşkım lütven, seni seviyorum, daha sert” gibi cümleler ağzından düşmüyordu.Ben ise sadece izliyordum, önümdeki güzelin acıyla birlikte aldığı zevkin insana neler yaptırabildiğini izliyordum.Ve en sonunda ikimizde muradımıza ermiştik, ağacın bir köşesine yaslanıp birbirimize sarmaş dolaş şekilde oturduk. ikimizde birbirimize harika olduğumuzu söyleyip, iltifatlarda bulunuyorduk.Üstümde sadece boxerım vardı, Ayça’ysa hiç birşey giymemişti, sadece kukusunu örtmek için benim gömleğimi kullanıyordu, göğüsleri meydandaydı. Ayağa kalkıp birer duble koydum, tekrardan yanına oturup içmeye başladım.O benim viskimden bende onun viskisinden içiyordum, bazen ağzımızdaki tüm viskiyi yutmadan öpüşüyorduk, biraz yere dökülüyordu ama çok şehvet veren bir olaydı, onunda çok hoşuna gidiyordu.O günü tamamen Ayça’yla birlikte eğlenerek geçirdik, sonradan alkolün etkisiyle sızmışız. Uyandığımda Ayça tekrardan görüşmemizin iyi olucağını söyleyip telefon numarasını verdi, bende lazım olur belki diyip almıştım ama o günden sonra pek bi lazım olmadı.