+2
Çaylarımız geldi. Ben şekersiz içerdim. Ercüment abi 4 şekerli :D Çayı gibi tatlı bir adamdır Ercüment abi. 60lı yaşlarda, kır saçlı, tonton yanaklı, bizim mesleğin erbablarından biridir. ilk andan beri yanımdaydı. Benim 3 sene içinde müfettişliğe yükselmemi sağlayan insansız Hava Aracı olayında çok emeği geçmiştir. Başımdan geçenleri ona da anlattım. Güzel bir kahkaha attı.
Ercüment: Zaten sevmemiştim o gül oğlanını. Bir de hain çıkmış pekekent. Ellerine sağlık evladım.
Ben: -Sırıtarak- Eyvallah Ercüment abi. Şimdi senin iyi kötü bildiğin vardır. Erhan'dan başka kim olabilir ?
Ercüment: Daktilolu bölümlere bak koçum. Teknoloji çıktı mertlik bozuldu. Bütün şerefsizlikler ordan geçer.
Daktilo dediği bilgisayardı. Teknolojiyi hiç sevmezdi yaşlı kurt.
Ben: Aynen abi. Ben de öyle düşünüyordum. Peki senin gözüne çarpan biri var mı ?
Ercüment: Valla bütün şeflerle, müfettişlerle aram iyidir ama bir tek Ortadoğu masasındaki Ali pekekentiyle anlaşamadık. Son zamanlarda onu bir huuryla görüyorum. Ona dikkat et. Bir de...
Sustu Ercüment abi. Merak ettim.
Ben: Bir de ?
Ercüment: O Ali senin Sibel'e pek iyi bakmıyor. Onu koruma bahanesiyle git üstüne.
Vay huur çocuğu dedim içimden. Vay sapık huur çocuğu!
Ben: Eyvallah abi eyvallah. Şimdi aldım aşağı o muallakyi. Neyse çay için sağol. Ben kaçayım.
Ercüment: Kendine dikkat et yavrum. Senin gibisi zor bulunur.
Merkez'den ayrıldım. Huzur yuvama yol alıyordum...