/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3
    leyla girdiği ihalelerde kendisine yer bulamayacak hale geldi. çünkü bir kaç iş kaybettikten sonra hem kendi özgüveniniz düşer. hemde şirketinizde ki likitide azalır. böyle olunca çevreye verdiğiniz güvende azalır. ayrıca ihale merciileri iş verecekleri adamlara baktıkları zaman hiç adı sanı duyulmamış , yada en son yaptıkları iş aylar öncesine ait olan pasif bi firmayı seçmek yerine , piyasada aktif olarak faaliyette olan durumu iyi olan ve yakın zamanlardaki işlerde gösterdikleri performansla güven verecek piyasa takibi iyi olan firmaları tercih ederler. hal böyle olunca leyla kısa süre içerisinde çapını çok daha fazla düşürmek zorunda kaldı. yurtdışındaki sistemlere benzemiyodu burası. bende yurtdışındaki adamlara benzemiyodum. öyle bi hal aldı ki şirketi , çalışanlarının maaşlarını bile ödeyemeyecek hale geldi. elinde kalan üç beş işi bitiremediği için para alamadı. bankalara bir sürü borcu oldu. patronda ondan bütün desteğini çekti. çünkü kendisine rakip olacak bi firmayı kendi elleriyle beslemek ona da aptalca geliyodu. bide tabi o otorite mevzusu var. patronun takıntılı olduğu konular. leylanın çöküşünü izlemeye geçtik. kurdğu kibritten bi şirketti. ve ben sadece ufacık bi kıvılcım bıraktım üstüne. henüz bütün yapacaklarımı bile yapmamıştım. ufak tefek işleri elinden almam bile yetmişti ona. kendisine yer bulamadı piyasada. borçlarında gün geçtikçe artmasından mütevellit şirkette fesih kararı aldılar. şirketini feshetmek böylece en azından devlete oluşacak aylara yaygın borçlarını kapatmak istedi. sıkıcı konuular olduğu için buraları hızlandırıyorum. uzun lafın kısası , leylanın zütü yemedi beyler benle uğraşmaya. üstüne gönderdiğim ekiple ne rekabet edecek gücü kuvveti ve kudreti vardı. nede parası namı şanı şöhreti. leyla kendisini çok fazla büyütmüştü. ve ben o kalkmış popişini aniden indirdim aşağıya. çok felaket bi pgibolojik bunalıma girdi bu. evinden hiç çıkmıyodu. en son karşılaşmamızda bu çöküş evresindeydi. bana baya bi küfürler saydırıp seninle bi gün görüşeceğiz , ve o görüşmeden hiç memnun kalmayacaksın falan dedi de çokta giblememiştim açıkçası. leyla ufaccık bi sivilceydi gözümde büyüttüğüm. sırf patronun kızı diye üstüne gitmediğim bi ayrıntıydı sadece. can sıkan bi sivrisinek gibiydi. amk pgibomanyağı. tek hamlede şah mat olmuştu. çünkü yanlış adama, yanlış şekilde kafa tutmuştu. erken yanıp . erkenden sönmüştü leyla. bense leylanın ardından piyasadaki yerimi baya oturtmuştum. patron son zamanalrdaki bu inşaat işlerinden sonra yoğunluğu biraz bu sektöre kaydırmak istiyodu. personeli bu yönde baya bi nitelikli hale getirmiştim zaten. tek korkum önceki şirketlerdeki gibi zütü kalkıpda boyumuzdan büyük işlere sürüklememesiydi bizim. şirkette baya benim borum öter bi hal vardı. patron sadece bana söz geçiriyodu ve sadece benden haftalık yada aylık raporlar halinde iş takibi yapıyodu. ben her sabah şirketin sahibi gibi erkenden gelip şirkette günlük işleri planlıyodum. ekiple oturup toplantılar yapıyodum. işlerin nasıl yürüyeceğini planları falan anlatıyodum. daha sonrasında da patronla oturup gidişatı konuşuyoduk. planlarımı tabikide önce patrona anlatıyodum. patronun yaptığı tek şey sadece beni dinlemekti. bişey yapılacaksa sadece bana o konuşmalarda söylüyodu. bende toplantılarda herkese bu şekilde olacak diye anlatıyodum. şirkette herkes beni patron bilmişti. ben klagib patronlar gibi oturup bi köşeden sen şunu yap sen bunu yap diye herkese ne yapacağını söylemem beyler. benim işim daha çok liderliktir. işin başıında durur , herkesten çok ben çalışır herkesten çok ben uğraşırım. beni gören elemanlarda benimle birlikte çalışmaktan zevk duyar hale gelirler. düşünsene olum. bi iş yapıyosun. ve patronunla birlikte omuz omuza yapıyosun amk. ekip ruhu denen şeyi hat safhada yaşıyodu benim elemanlarım. o yüzden bişey yapılacaksa canla başla ellerinde ne varsa herşeyi koyuyolardı ortaya. çünkü gözlerinin önünde elinde ne varsa herşeyini ortaya koyan bi patronları bi iboları vardı. rahattı ya şirketin içi. yani oturup hep beraber öğle arasında çay koyup içiyoduk elemanlarla. severim böyle şeyleri. seviyeli bi şekilde samimiyet olsun isterim yani. bi gün birinin doğum günü oluyodu mesela. öyle kasım kasım kasılmaya gerek yok. bazen pastayı mumları ben yakıp elimde iyiki doooğdun falancaaaa diye giriyodum şirketten içeriye. çok aşırı seviyodu çalışanlarım beni. işler felaket derecede tıkırındaydı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster