Garsonun tuvalete girmesiyle arkasından girip hançerimi boğazına dayayacakken birden karnıma değen namlu hissiyle donup kaldım Kimsin sen dedi. ihanet ettiğin topluluğun ölüsüyüm dedim. Ben kimseye ihanet etmedim halen de TB için çalışıyorum. Bana ne emredildiyse onu yaptım ben dedi. O zama.. lafımı bitirmeden hançerimi örtünün altındaki eline sokup ağzını tuttum. '' O zaman beni TB'ye sokacaksın yada seni burda öldürüp girmenin başka yolunu bulacağım hangisi dedim. Sakinleşti ve komutanın kim diye sordu. bahadır komutandedim. Güldü. Baştan söyleseydin elime hançer sokmak zorunda kalmazdın dedi.

Belli ki tanıyordu bahadır komutanı.. Nasıl yapacağız diye sordum. halen kıyafetin aynı değil mi? '' diyerek sırıttı. Akşamüstü TB Üssünün bulunduğu residance'a gittik. Asansöre bindik ve 33. kata bastık. Enteresan bir şeydi ki el taraması istememişti. Normalde TB katına çıkmak için el izi onayı olmalıydı. Bu beni biraz kuşkulandırdı. Kata geldiğimizde normalde olan 2 askerli denetim yoktu. Birşeyler ters gidiyordu.. Sanki çok kolay oluyordu yada biri yerime işimi kolaylaştırıyordu. Erişilmez katın asansörü koridorun sağında bulunan gazlı odanın içindeydi. kapıya doğru ilerlerken birden 3 asker önümüze çıktı ve susturuculu silahlarla ateş etmeye başladılar. saklanacak yer yoktu belkide bu yüzden kolaylaştırdılar. ancak bi sorun daha vardı o kadar mermiden hiç biri isabet etmemişti. öylece yerdeydim.

Kafamı yana çevirdiğimde diğer TB ölüsünün kafasında bir delik vardı. vurulmuştu. askerlere baktığımda şarjör yeniliyorlardı tabancamı çekip hepsini kafasından vurdum ancak bir asker siper almadan neden şarjör çıkarsın ki?