+48
-2
Hemen önümde diğer kapı vardı ama artık mecalim kalmamıştı bir tuzak veya aksilik artık her neyse yine beni bulursa bu sefer kurtalamayabilirdim. Kapıyı ürkerek açtım ama diğer yerlere hiç benzemiyordu duvarlarda tuğralar vs. tablolarıyla doluydu biraz daha açtığımda büyük görkemli bir masa ve arkasında Türk bayrağı vardı duvar boyunca. masanın arkasındaki sandalyede oturan adam Yaklaş dedi. kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Sana tek bir soru sorucam dedi ve tek bir cevap hakkında var dedi. Canlı kalabildin buraya kadar.. Neden? dedi. Tek cevap hakkım vardı ve yanlıs yaparsam ne olacağını bile bilmiyordum adamı göremiyordum koltuğu karanlık yüzü belli olmayan takım elbiseli biriydi. Normal birine benziyordu ama yine yanlış yapma hakkım yoktu bunu hissediyordum.
Hızlıca hafızamı yokladım bu yerdeki herşeyin tek ortak noktası vardı canlı kalmakla ilgili. Ölüm..
Ölü olmak için mi? dedim birden masaya doğru eğildi adam ve yüzü açığa çıktı. saçları yanları çok kısa üst kısımlar ise dikilmiş birazda incintı yüz hatlarının her biri çok belli oluyordu. gözleri mavimsiydi ama tam seçemiyordum. Güldü. Artık istesen de istemesen de kendin hariç herkes için ölüsün dedi. Nasıl? diyebildim sadece. Yoruldun bu gün baya git dinlen dedi ve tekrar yaslandı koltuğuna. kalkıp kapıya yöneldim gidiyordum ama nereye?
kapıdan çıktığımda 2 tane kar maskeli asker kamuflajla adam duruyordu nerden gelmişlerdi? burdan buyrun diyerek duvarı işaret etti ve duvara elini koydu. Duvarda gizlenmiş bir kapı açıldı ve uzun bir koridora girip yürümeye başladık.