+2
kız önce şöyle tabiki canım onların hepsi ayarlandı düşünüldü falan diye bocaladı. ihalenin sahibi reyis de anın büyüsünden çıkıp büyük fotoğrafa bakabildi nihayet. bunları öne sürebileceğimi düşünmüyodu kız. o sanıyodu ki benim fikirlerimi söylediğinde ben salak gibi kalıcam. lan benim fikirlerim bunlar diyip şok olucam. ve kız sözünü bitirdiğinde adam bana dönecek ve siz ne öneriyosunuz dediğinde hiçbişey diyemiycem ve böylelikle kız ihaleyi kapacak ve diğer çalışmaları ayarlamak için haddinden fazla zamanı olacak. ama tabiki karşısındakinin ne tür bi ibo olduğunun farkında değil. kız baktı saçmalamaya başlayacak. hemen çirkefleşerek bana döndü. peki ya siz ? siz ne öneriyosunuz henüz sizin teklifinizi dinlemedik sadece eleştirdiniz dedi. gülümsedim. bakın dedim. yeni bir şirket olarak heyecanınızı anlıyorum. gerçekten güzel bir başarıya imza atabilirsiniz. fakat oyun oynamıyoruz burda. işlerin ciddiyetinin farkına varılması için söylediklerim mühim şeyler. beyefendide söylediklerime katılıyorsa eğer beni dinlemek isterlerse kendi fikirlerimi sunmaya başlayayım dedim. eliyle buyrun dedi. ayağa kalktım. buraya tek başıma geldim dedim. üniversite hayatımdan sonra bir çok şirkette çalıştım. düzcede ismimi tanımayacak , dükkanına girdiğimde çayını içemeyeceğim , kapısını çaldığımda misafir olamayaccağım yada herhangi bir sektörde tanıdığımın olmayacağı bir an bir yer bir kişi yada insan yoktur. çünkü ben işlerimi diğer katı şirketler gibi kağıtlar ve rasyonellik üzerine değil gerçekçilik ve insan faktörü üzerine kurarım. olayların merkezinde kendim olduğum sürece işlerin bütün idaresi buradadır diyerek kafamı gösterdim. ekibim yok diye beni biraz tuhaf karşıladınız ama hepinize benim ismimi öğreten , beni bu sektörde başarılı diye anmanızı sağlayan koca ekibim işte tamda burada diyerek tekrar kafamı gösterdim. zamanında çalıştığım şirketlerin birinde önemi anlayamayacak çalışanlar yüzünden işimden ayrılmak zorunda kaldım. hal böyle olucna şirket bir kaç hafta içerisinde batmak konumuna geldi. ve tekrar dönüp çalışmamı onları o çukurdan kurtarmamı istediler. gidip eski mahvolmuş düzene yeni bir düzen , mecazen çökmüş osmanlıya yepyeni bir cumhuriyet kurmam gerekiyordu. bir kaç küçük muhasebeci hamlesi ve ticari oynamalar sayesinde şirket bir kaç ay içerisinde eski yerini almayı başardı. girdiğim başka bir şirkette ise kurtuluşumuz bir tane ihaleye bağlıydı. bunun içinde gerekli kazancımız yoktu. insanlara sunacağımız büyük bir kazancımız olması gerekiyordu. ihale gününe kadar kazançları ikiye katlamak ve masrafları minimuma düşürmek için bütün parayı reklama ve ufak standlara yerleştridim. iş gücünü kullanabilmek içinde kendi arkadaşlarım , yakın çevrem ve tabiki düzcenin kalbini attıran öğrencileri kullandım. bunlar bize hem düşük bütçeli iş gücü hemde ufak çaplı bir istihdam sağladı. minimum maliyet ile maksimum kar elde etme mottosuyla yola çıkıp gene bir kaç ay içerisinde sürümden kazanma taktiğimiz ile küçük standlardan dev marketler zincirleri inşa etmeyi başardık. ihaleleri şirket liderleri alır ve ekipleriyle birlikte onlar yöneterek bitirirler. ve iyi bir lider işini en iyi yapan olmakla beraber , yönetici vasfının yanı sıra kriz yönetiminde en sakin olup en iyi kararlar verebilendir. ticarette sizi başarılı yapan şey işler iyiye giderken verdiğiniz kararlardan çok , işler en kötü zamanında seyrederken , kelimenin tam manasıyla imkansızlıklar silsilesinde çizeceğiniz kurtuluş yollarıdır. karşınızda düzcenin en ihtimalsiz denilecek firmalarının hisse senetlerini 3 veya 4 ay kadar kısa bir sürede paha biçilemez senetlere dönüştüren bir sihirbaz, batmakta olan şirketleri doğru kararlarla piyasa yöneticisi haline çevirebilen bir kriz yöneticisi duruyor. ve ben sizin aksinize , tüm bu ihale için hem şirketimin sermayesi ve imkanlarını , hemde karşınızda duran bu ticari zeka ve tecrübeyi sunuyorum. şunu da söylemeden edemeyeceğim. benim ihale için konuşma yaptığım ihale masasının üzerinde , bir dönem üretimi durma noktasına gelmiş, ve sayemde tekrar şahlanarak ürünlerine kalite , lüks , prestij katarak ticari hayatına seyreden bir şirketin kuru pastaları duruyor. söylediklerim eğer sizi tatmin etmediyse, buyrun hep birlikte pastalarımızı yiyelim. dedim. ve oturup sabahtan beri kestiğim o üstünde kırmızı damlalı duran beyaz kuru pastayı ağzıma attım. hatır hutur yemeye başladım. ortamda bi ölüm sessizliği. karşımdaki kız afallamış yeni sıçılmış manda taku gibi kalmıştı. patron söylediklerimden hayliyle etkilenmişti. sıç takunu yiyim abi denecek pozisyona gelmişti. böyle adamları etki altına aldığınız zaman kimin patron olduklarını unuturlar. ve söylediklerinizi harfiyyen yapmak , karşılığında başarı buldukları sürece onlara gurur ve onur verir. ne çıkar ki diyerek masadaki pastadan bi tane de o zütürdü. artık emindim.
Tümünü Göster