+5
kokteylin ardından işe geldiğimde kendimi tamamiyle bu iş için hazırlamaya başladım. konuşmalarım , sunacağımız teklif yazıları, işin yapılabilirliği için gerekli fizibilite raporları , adamların gözünü boyamaya yönelik biriki finansal tablo , kendimizi övmeye yarayan üç beş jilet yarası tarzındaki mali tablolarımız falan. üstüne eğildim tamamen işin. benim masanın halini bi gör. her yerinde ayrı bi kağıt. hepsinin üstünde ayrı karalamalar. ayrı düzenlemeler. kimseyi içeriye sokmuyorum temizliğe falan. çayı kahveyi bile minimuma indirmişim. gece gündüz bu ihale için uğraşıyorum. iki üç gün içerisinde büyük bi teklif günü oolacak. muhtemelen o günde adamın söylediği gibi bissürü seçkin adam değil sadece o kız ve ben olacağız. ama genede şişiriyo gavat kendini. sadece bizim seçtiklerimiz olacak falan diye. sanki bana devlet tahvili satıyo yarak. biliyosunuz çok fazla hileyle hurdayla binlikle işim olmaz. sadece gerektiği zaman yaparım. işlerin üzerinde ben böylesine yoğunlaşmışken. bi ara uyuyakalmışım kağıtların başında. şef geldi uyandırdı. ibo bey falan diye. ha ney. nooldu falan dedim. uyumuşsunuz dedi. ha tamam saolasın ya iyiki kaldırdın. şunları bitirmem lazım diye sarılıyodum. dedi ibo bey bu kadar harap etmeyin kendinizi. zaten alacağınız çok garanti bu ihaleyi. kendinizi bu kadar yormaya değmez. gidin bi çay çorba sigara için hadi kendinize gelin. kafanız açılsınf alan diye kanıma girdi. havada güzel şirketin terasa çıkıyım bi kahve yudumlayım şöyle sigara eşliğinde dedim. iyi dedin lan şef dedim. şefi hatırlarsınız beni odadan çıkarken gıcık etmişti amıcık. gittim kendime şöyle okkalı bi kahve yaptım. kafamda hala kağıtlar , rakamlar sözler falan var. aklımda takılı bi vurgun var. bizi hepsinden ayıracak , tüm şeylerin önüne geçirebilecek , hiç bi şekilde ters köşeye yatırılamayacak bi teklif zütürmem lazım diye düşünüyorum. yani adamlara öyle bi teklif yapmalıyım ki diğerlerinin karşımda hiçbir şansı olmamalı. itibarı sürebilirim. köklü geçmişi , yada dinamik altyapımızı. tecrübeli kadromuzu falan. bunların hepsi klişeleşmiş ve çökertilebilecek şeyler. daha farklı sadece biz de bende olan bişeyi gösttermem gerekli diye düşünürken aklıma dahiyane bi fikir geldi. icat yapmış gibi bi anda kahvem elimde eureka diye haykırıp odama doğru koşmaya başladım. bi baktım kapı şöylesine bi örtülmüş ama kapanmamış. yavaşça yanaştım noluyo lan içerde diye. işkillendim. bi baktım şef. masanın üstüne sermiş kağıtları. acele acele fotoğraflarını çekiyo. vay muallak var dedim. bütün kağıtların tek tek fotoğraflarını çekti. daha sonra hepsini birer birer o kıza gönderecekti. amk zaten geldiğinde de ona yaltaklanmıştı. bi pisliği vardı o zamandan. dıbına kodumun çocuğu. kızla birlik olup bana oyun oynuyolardı. geç olmadan farketmeseydim eğer teklif gününde büyük rezil olacaktık. sadece o ihaleyi değil piyasadaki itibarımızı ve prestijimizi bile düşürebilirdi bu. düşünsene bizden ayrılmış ve patronun kızı yani rekabet ettiğimiz. elimizden ihaleyi alıyo. daha yeni yetme kızla başa çıkamamış köklü bi şirket olacaktık milletin gözünde. giberler lan öyle kökü.
Tümünü Göster