+38
Belirlenen günde nikah gerçekleşti, düğünler yapıldı. Aylar süren bir balayına çıktı annemle yeni babamız, yurtdışına çıktılar. Okuluma geri dönmek zorunda olduğum için de, kardeşimi yanlarında zütürdüler. Bu biraz alışılmışın dışında bir durumdu evet, ama herhangi bir sorun yaşamadılar.
Ta ki tatillerinden döndükleri zamana kadar. Kardeşim beni aradığında yine öğrenci evimdeydim. Sesi beni daha önce aradığı zamanlara nazaran daha kötüydü, uzun zamandır bu kadar mutsuz cızırdamamıştı telefonumun hoparlörü.
“Annem hasta.” diyebildi sadece. Neyi olduğunu sorduğumda ise, beklemediğim bir cevap aldım; annemde dünyada çok ender görülen pgibolojik bir hastalık ortaya çıkmış olduğu, bir kliniğe yatırılması gerekebileceğini söyledi kardeşimin sesi. Nutkum tutulmuştu, annemin daha önce atlatmış olduğu, düz duvarlı bir kuyudan tırnaklarınla tutuna tutuna çıkmaktan daha zor zamanlarını atlatabildiyse, az önce haberini aldığım hastalığına ne sebebiyet vermiş olabilirdi?
Toparlandım, evimin yolunu tuttum bir kez daha. Kapıyı üvey babam açtı, sarılmadık. Yüzünde çizikler, kegibler vardı.
“Nerede?” diye sorabildim sadece. Beni salona zütürdü.
Kardeşim kanepede oturuyordu, annemin nerede olduğunu sordum tekrar. Birkaç saat önce üvey babama saldırdığını, öldürmeye çalıştığını; dolayısıyla kendisini kliniğe zütürüp kaydını yaptırdıkları anlattı bana. Burnumun direği sızlamaya, gözlerimin içi yanmaya başlamıştı, gözümü kırpsam musluklar açılacaktı. Kırpmadım.