Ben cevap vereyim.
Öncelikle feminizm 16. yüzyılda değil 18. yüzyılın sonlarında başlamış ve 19. yüzyılda örgütlü bir hareket haline gelmiştir. Evet o dönemde kadın hakları şimdikinden çok çok daha kötü durumdaydı. Kadınlar toplumsal hayatta yoktu, erkeğin gölgesi olarak hayatlarını sürdürüyorlardı. O dönem için haklılığı su zütürmez bir gerçekti. Ancak bu dönem feministlerinin birincil amacı ve sloganı toplumun biçtiği rolü reddetmek üzerineydi (özellikle simone de beauvoir ablamızın başını tuttuğu eşitlikçi feminizm ile bu görüş güçlendi) Yani yemek yapan, çocuk bakan, çalışmayan, makyaj yapan, çocukluk hayali zengin bir kocayla evlenmek olan kadın rolünü reddediyorlardı. Bunun yerine çalışan, üreten, erkekten bağımsız olarak hayatını sürdürebilen bir kadın profilini savunuyorlardı. Kendi coğrafyalarında başarılı oldukları söylenebilir. Ancak Türkiye gibi ülkelerde feminizm asla başarıya ulaşamadı. Bunun sebebiyse feministlerin bağımsız bir harekete girmemiş olması. Seçme ve seçilme hakkı dahi bir kadın mücadelesi sonucunda verilmedi. Atatürk doğrudan verdi. Bu da diyalektik süreçte bir boşluk yarattı. Kadınlar feminist mücadelenin başlangıcı olan "toplumun biçtiği rolü reddetme" aşamasını görmeden feminist mücadelenin en önemli kazanımlarına ulaşmıştı. Hal böyle olunca toplumda düzensizlik ve ikilik ortaya çıktı. Dayağa ses çıkartmayan, kazandığı parayı kocasına veren, evinden çıkmayıp çocuklarına bakan, çocukluk hayali zengin koca bulmak olan "özgür kadınlar" ortaya çıktı. Bugün Türkiyede var olan feminist mücadelenin ilk amacı kadına toplumdaki rolünü reddetmeyi öğretmektir. Tabii bu kolay olmayacak. Eril toplum yapısı ve din olgusu daima önüne engel olarak çıkacaktır. Bana kalırsa bu feminist mücadelenin zafere ulaşması için ilk önce erkeklerin toplumun biçtiği rolü reddetmesi gerekiyor. Kavga eden, küfreden, şiddetle yoğrulmuş insanlar olmak zorunda olmadığımızı göstermemiz gerekiyor. Ancak bu kadının rolünü reddetmesinden çok daha zor. Neyse yazıyı çok uzattım okuyan çıkmaz nasıl olsa herkese iyi günler.

Not: Profeministim.