-
1.
+36 -92004 senesiydi. sevgilimle üniversitede tanışmıştık. ben istanbul'dan gelmiştim o ise ankara'dan ailesini bırakıp uludağ üniversitesi'nde okumaya gelmişti. üniversitede tanıştığım ilk kişiydi. gerçek aşkı tattığım ilk kişiydi. ilk kez seviştiğim kişi değildi belki ama hissederek sevişmeyi yaşadığım ilk kadındı. birçok ilki ve en güzelini onunla yaşamıştım. fakültenin önündeki meydanda otururken amfide yanıma gelmişti. sigara istemişti. sigara içip içmediğini sorduğumda kullanmadığını söylemişti. ben de başlatmamak için vermeyeceğimi söylemiştim ve böyle başlamıştı tanışmamız.
4 sene hep beraberdik. ilk sene ben kyk'de o ise özel bir yurtta idi. ikinci sene ise ortak eve çıkmıştık. sanki seçme şansımız olsa milyarlarca insan arasından birbirimizi seçerdik. o derece uyumluyduk ve birbirimizi seviyorduk. arkadaşlarımız arasında sonsuza dek ayrılmayacakmışız gibi bakılırdı bize. bizi örnek gösterirlerdi. herkesin alex ölçü birimi bizdik adeta. arkadaşlarımız hep bizim kadar mutlu olmak isterdi, birisine mutluluk dileyecek olsa bizim kadar mutlu olmasını dilerdi. hep bizim gibi sevgililer dilenirdi. ve bu durumdan hep mutlu olmuştuk.
3. senemizde bölümün birincisi olan arkadaşımız ailesi iflas edince maddi imkansızlığa düştü. okulu bırakma noktasında iken sevgilimle destek olma kararı aldık. daha büyük bir eve taşındık. onu da yanımıza aldık. kira almadık. ev masraflarına katkı beklemedik. hatta elden geldikçe yardımcı da olduk maddi manevi. 2 sevgili için evde arkadaş da olsa bir arkadaşın olması rahatlığımızı etkilese de ona yardım etme arzumuz, bu rahatlığımızı dizginlememize ağır basmıştı. birlikte olmak için daha çok zamanımız var diye düşünmüştük. ve hiçbir sorun da yaşamıyorduk. arkadaşımız bize hem minnet duyuyordu hem de uyumlu idi.
hayatımızın kırılma noktası 3. sınıfa denk gelmişti. aileler sevgili olduğumuzu biliyordu birbirinden habersiz. sevgilim beni ben sevgilimi anlatmıştım. olumsuz bir bakış yoktu. birbirimizle ilerisi için evlenmeyi de kararlaştırmıştık. sadece zamanını bekliyorduk. ama tüm bu rahatlığa rağmen asla korunmasız ilişkiye girmemiştik. korunmasız sevişmememize rağmen doğum günümde sevgilim normal bir hediye almak yerine hediye paketine garip bir şey koymuştu. paketi açtığımda koca paketten ufacık bir şey çıkmıştı. ne olduğunu anlamasam da bozuntuya vermeyerek teşekkür etmiştim. sözde bozuntuya vermedim sanırken cehaletimden sevgilim kahkahayı basmıştı. "anlamadın dimi salak" deyişi gün gibi aklımda. utanmıştım. ne olduğunu sormuştum. "gülerek hamileyim küçük aptal" demişti. şaka sanmıştım. ne diyeceğimi bilememiştim. sonra garip duygularla içimi bir korku kaplamıştı. baba olma duygusunu bir an hissetmiştim. kendimi daha büyük hissediyordum ama bir yandan da daha aciz. çünkü baba parası olmadan hiçtim. üstelik ailelere bunu nasıl açıklayacaktık.
sevgilime sarıldım. yüzümdeki korkudan korkup umutsuzluğa kapılmaması için
gözlerimdeki mutluluğa aldanıp olası bir kötü durumdan önce hayale kapılmaması için
kızaran gözlerimin her an kopabilecek yağmurunu görüp beni öyle görmemesi için.
sarıldım sevgilime...
sonra aynı anda ağlamaya başladık ama üzüntü falan değildi. bunu birlikte yapabilmenin mutluluğu idi. birbirimize nasip olmasının mutluluğu ve sonu istediğimiz gibi gitse de, ailelerden korkup aldırmak zorunda kalsak bile seçim şansımız olsa bu an'ı sonsuza dek doyasıya yaşamayı seçebileceğimizi anlamanın mutluluğu idi. sonra bir an çekilip göz göze geldik. buruşmuş suratlarımızda birbirimizin gözüne bakarak kendimizde aynı anda cesaret bulduk. ve ailelerimizi çağırmaya karar verdik.
aileler evlenmeye karar verdiğimizi düşünürken her şeyi bir bir anlattım. tüm samimiyetimle, içimden gelenleri kendime şaşırarak konuştum. ve o sırada sevgilimin elini öyle sıkı tuttum ki, artık çocuk değildim. o andan itibaren kendime güvenimin geldiğini hissetmiştim. ailelerimiz anlayışlı insanlardı ama bu çocuk mevzusu onlara da fazla gelmişti. yine de iki taraf da o toplulukta fevri davranmadı. "naptınız çocuklar" diye buruk bir soru sordu sevgilimin babası. "sevdik" dedim. babam araya girmişti. "olan oldu" diyerek sevgilimin ailesini teselli etmişti. bu saatten sonra destek olmaları gerektiğini, ileri gittiğimizi ama okulu aksatmayacağımıza söz verdirerek arkamızda olacağını söyledi. çok uzun sürmedi gerginlik ve burukluk. babam sayesinde ortam durulmuş yerini kaynaşmaya bırakmıştı. aileler birbirinden hoşlanmıştı. çok uzatmadan da evlendik.
son senemiz hem çocuğumuzun doğumu hem de mezuniyet fırtınasıyla geçti. hemen de iş bulmuştuk. hayatımızı orta şeker devam ediyordu. ta ki 1 yıl öncesine kadar.
sevgilim inanılmaz derecede solgun görünmeye başlamıştı. her şeye ağlıyordu. gözüme bakamıyordu. benden hep bir şeyler saklıyor ve bana acıyor gibiydi. aynı ortamda sık kalamıyordu benle. üstelik kadınım artık benle sevişmiyordu ve sebebini söylemiyordu. ben de geçecek ümidi ile üstelemiyordum. her geçen gün daha da kötüleşiyordu. işte sıkıntı olup olmadığını anlamak için çaktırmadan iş arkadaşları ile tanışıp ağızlarını bile aramıştım. ama onlar da sadece son zamanlarda durgun olduğunu, evde problem olduğunu sandıklarından sormadıklarını söylemişlerdi. kesin bir şey vardı ama çözemiyordu. ve konduramıyordum bir şey.
üniversiteden ev arkadaşımız gelmişti birkaç kere bizi ziyarete. eski günleri yad etmek için onu bırakmıyordum. bekardı hala. o evde iken sevgilim bizi yalnız bırakıyordu ve daha kötü görünüyordu. eskisi gibi üçlü oturamıyorduk ve bu durum beni üzüyordu. ben de arkadaşıma açmıştım durumu. beni telkin ediyordu. sabahlıyorduk eskisi gibi. içiyorduk sızana kadar. o fazla içmiyordu. eskilerin aksine alkolü azaltmıştı. bazen böyle şeylerin olabileceğini, ona iyi davranmamı telkin ediyordu.
başlık yok! burası bom boş!