Arapça dahil bazı dillerde "majestik çoğul" meselesi var. Mesela ingilizcede de vardır bu; ve ingiliz kralları kendilerinden "biz" diye bahsederler. Çoğulluk değil, kudret ifade eden bir şey bu.

Cehennem meselesi biraz karışık. Durum şuna benziyor. Sen bir balıksın ben balık dili konuşan bir insanım. Sen balıkçının tuttuğu fenere doğru gidiyorsun. Ben sana diyorum ki, o ışık çok güzel görünüyor ama ona gidersen acı çekecek ve öleceksin. Sen yine de gidip oltaya takılıyorsun. Sonra da diyorsun ki: Ukiyo, sözünü dinlemediğim için beni cezalandırdı.

Insanla Tanrı arasında bilgi ve kavrayış bakımından, insanla balık arasındaki gibi ya da daha geniş bir uçurum var. Biz, bize faydalı olmayan şeylerle ruhumuzu kirletiyoruz. Ruh ölümsüz ise, ruha verdiğimiz zarar ebediyen bizim bir parçamız olacak. Allah bizi bu hususta uyarıyor. Dinleyip dinlememek bize kalmış.

Kadın erkek eşitliği meselesine gelince: Kuran, benim bildiğim kutsal metinler arasında en adil olanı. Mesela Budistlerin Lotus Sutrası, bir kadının asla Nirvanaya ulaşamayacağını söyler. Kadın ne yaparsa yapsın cennete gidemez, demek gibi bir şey bu.