şunu açıp dinleyerek okuyun be kandaşlar;
-
https://www.youtube.com/watch?v=EZaQEXOlMUQ
Beyler yazmadan önce şu mübarek Ramazan ayında Allah şahidim olsun ki prim amacıyla değil beyler öyle bir amacım varsa Allah beni ıslah etsin.
Beyler en fazla 5 dakikanızı alır yazı okursanız inanıyorum ki
bir şeyler anlayacaksınız.
iphone almak için kıçını yırtanlar,sırf havalı olmak ve popüler olmak için en iyi markalardan giyinmeye çalışanlar,utandıkları için babalarının mesleklerini saklayanlar özellikle onlara lafım var.
Fotoğrafta ki yiğit P.Kom.Er Mehmet Çoşkun.
7 Ekim 2007 tarihinde 12 tane kendisi gibi yiğit arkadaşlarıyla
birlikte Küpeli diğer adıyla Gabar'da şehit oldular.
Geçmiş haberler arşivlerine bakarken gördüm bu haberi
sizlerle paylaşmak istedim ve gerçekten okurken ağladım ve dertlerimden gerçekten utandım beyler.
ilk önce şöyle bir haber gördüm arşivde;
-
http://www.imgim.com/9269inciq9444383.png
Sonra merak edip sayfa 18 de detaya baktım.
-
http://www.imgim.com/9269inciq9444383.png
Babası fabrika da işçi iken Siroz hastalığı kapıyor ve
malulen emekli oluyor fakat evde 3 çocuk olunca
tekrar iş başı yapıyor ve çobanlık ile geçimlerini
sağlamaya çalışıyorlar.
Çobanlıktan gelen para yeterli olamayınca Yiğidimiz Mehmet
henüz 6 yaşında bir halı fabrikasında işçi olarak çalışmaya başlıyor fakat "kaçak"işçi olarak.
1 yıl sonra ise okula başlıyor ama parasızlık işte
Türkiye'de ki eğitim sistemi parayla olunca
Yiğidimiz tekrar iş başı yapıyor fakat okulu da bırakmıyor.
Okulla iş saatleri çakışınca bu kez vardiyalı çalışmaya başladı. Sabah sekiz, akşam sekiz çalıştığı günler okula devamsızlık ediyor, ancak 20.00'de işbaşı yaptığında sabah okula gidebiliyordu.
Üç yıl boyunca fabrikada çalışırken boş zamanlarda
ayakkabı boyamaya başlıyor ve babasına destek olmaya çalışıyor.
ilkokulu 3.sınıfta bırakmak zorunda kalıyor ve oto tamircisinde
çırak olarak başlıyor.
Zorlanıyor ve yeni bir iş buluyor.
Okul önlerinde çocuklara simit satıyor.
ilkokul zorunlu hale gelince tekrar okula başlıyor.
Okul bitene kadar hem öğrenci hem ayakkabı boyacısı hem de simitçi oluyor.
Babası 200 yılında Siroz hastalığından vefat edince
henüz 13 yaşında evin reisi oluyor.
Annesi ise günde 5 kilo Antepfıstığı kırıp günlük 2 tl kazanıyor ve evin geçimine katsı sağlıyor.
Mehmet hamallığa başlayınca annesi de fıstık işine son veriyor.
Mehmet ilkokulu bitiriyor ve sabah 7 den akşam 9'a kadar
mal indirip bindirerek haftada 80 YTL kazanıyor.
Bakkaldan aldığı borç para ile bir arkadaşıyla Kıbrıs'a iş bulmaya
gidiyor.
Fakat parası bitince iki gün boyunca bu yiğit
banklarda sabahlıyor ve annesinin geri çağırmasıyla
geri dönüyor bu yiğit insan.
2007 yılının Şubat ayında Kayseri Komando Tugayın'da
askerlik yapmaya başlıyor.
Ailesine para gönderemiyor fakat o zaman güneydoğuda askerlik
yapanlara verilen 120 YTL ile geçimini sağlıyor.
Ailesine yük olmamak için sigarayı bırakıyor.
Annesine söz veriyor hamallıktan kazandığı parayla pencerelere cam taktıracağım diye ama nasip olmuyor ve bir kalleş kurşun ile
umutlarından ve sevdiklerinden uçup gidiyor.
Mekanın cennet olsun Allah ruhuna rahmet eylesin ey yiğit.
Ramazan ayında FATiHA okumayı unutmayın.
Bu yiğitlerin cenazesinde "haklarınızı helal ediyor musunuz?" diye sorulması ayıp.
Asıl "Sizler bizlere haklarınızı helal ediyor musunuz?"diye sorulması lazım.