Meryem, gittikten sonra Zeko girdi dükkana..
-
Zeki: Kutsal, ben sana ne dedim unuttun mu?
-
Ben: Ne demişsin abi?
-
Zeki: Dükkana kız getirme falan yok, telefonlada konuşmak yok iş yerindeyken.. Yoksa yollarımızı ayırırız.
-
Zeko muallaksi böyle diyince sinirlendim.. Sanki dükkanı kerhaneye çevirmişiz gibi konuşuyor. Sert sert baktım Zeki'ye, iyi ayıralım yollarımızı abi.

bin baktım hemen şimdi demiyorum, bir daha olursa diye diyorum dedi. Bende çıkarsam elamanı biraz geç bulacak, dükkandan ayırıp ganyan oynayamıyacak muallak.. Biliyorum derdini. Bende içimden giberler, sanki binin vereceğe işe muhtacım.'dedim. Yinede ayrıldım amk, hiç gibimde değildi. Çıkarken paramı bırakmadım, ekgib verdi yavşak kasada para yok diye.. Sonra onuda aldım tabi, muallakde 5 kuruşumu bırakmadım.

Sabah geldiğim gibi eve geri dönmüş oldum. Sevinmiştim amk, aslında işten çıkasım geliyordu bahane oldu benim için. Eve geldiğimde, abimle annem ne işin var bu saatte diye sordular haliyle.. Bende hiç Meryem'den falan bahsetmedim, neden çıktığımı da söylemedim. Sadece oğlu gelecekmiş, çıkardı beni işten'dedim.

Annem kızdı, olur mu öyle şey? diye, ben sakinleştirdim annemi hemen. Adam haklı falan diye, yoksa gidip konuşacak Zeki muallaksiyle annem. Konuşurlarsa, bu sefer annem zikertirdi beni, yalan sölüyorum diye.