-
1.
+95 -82Eğer Türkiye'de doğduysanız yüzde bir milyon ihtimalle nüfus cüzdanındaki din hanenizde "islam" ibaresi yazarak doğmuşsunuzdur. Bu hanenin gereksizliği üzerine de konuşmayacağım. Konuşacağım asıl mevzu, her şeye, herkesçe, sorgulamaksızın itaat etmek. Yani demek istediğim şey, pek de şüpheci olmamamız. Sorulan, "neden"li, "niçin"li sorulara, "işte" ile başlayan yanıtlar vermek. işi biraz daha kişisel bir boyuta dökmek istiyorum. Ne de olsa kişisel blog burası.
Sanırım beni dini konularda araştırmaya ve şüpheci/eleştirel bir bakış açısıyla olayları değerlendirmeme iten şey, biraz da paranoyak olmam. Bana kalırsa ben bir paranoyağım. Belki mantıklı belki mantıksız kuruntularım var ve şüphe etmediğim bir olgu yok diyemiyorum. Aslında biraz daha özele inerek dini nasıl sorguladığımı anlatmak isterim. ilk başlarda ben de...
Evet, ilk başlarda ben de, herkes gibi, gerçek islam'ın Kur'an'da yazılan şekilde olduğu, insanların Kur'an'daki islam'ı çarpıttığını, gerçek dinin insanların yaşayışıyla bir alakası olmadığını, dini yaşadığını savunan insanların aslında gerçek dini değil, kendi görüşleriyle inşa ettiği ve başkalarında aldığı aktarmalarla oluşturduğu dine inandığını savunurdum. (Uf, çok uzun cümle oldu be, soluklanalım bi'.) Ama islam'ın böyle olmadığını düşünürdüm, çünkü bize küçüklüğümüzden beri öğretilen şey, islam'ın Allah tarafından gönderilen son din olduğu, hiçbir zaman değiştirilmediği ve değiştirilemeyeceği, falan filandı. Ben de dinimi öğrenmek için, Kur'an'ı Türkçe'sinden okuyup anlamaya, nelerin olup bittiğine bakmaya karar verdim.
Aslına bakarsanız, ilk okuyuşumda biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Çünkü Allah tarafından gönderilen bir metinden daha büyük beklentilerim vardı sanırım. Ama yine de Allah'a ve indirdiği kitap olan Kur'an'a inancım tamdı, her okuduğum ayeti, kendime göre çeviriyor. Allah'ıma gölge düşürmüyordum kendimce...
Neyse bu şekilde bir süre okudum. Sonra beni "sarmadığını" anlamış olmalıyım ki, daha farklı şeylere yöneldim. ilk olarak "ilah" meselesini eşmeliydim. Yani bir yaratıcı/hakim güç var mı? Evrenin yaratılışı üzerine düşünmeye başladım. Benim için aslında olaylar burada başlıyor. Evrenin başlangıcı hakkında bilgi sahibi olmak aklımdaki soruları az da olsa giderebilecekti. Bu konuyla alakalı oldukça fazla makale okuduğumu söyleyebilirim. internette okuduğum şeyler kesmedi. Modern bilim, felsefe, big bang konularıyla alakalı da kitaplar ısmarladım internetten. Bazı konuları ilk kez duyduğumdan olsa gerek, ağır geldi. Bir daha okudum, bir daha. Kaçırdığım ayrıntıları fark ettim. Altlarını çize çize okudum bu sefer. Bazı mantıklı varsayımlara varabildim. Ha şu an için Tanrı var mı, yok mu derseniz, hala bir cevabım yok ama kesinlikle var veya kesinlikle yok diyen insanları anlayamıyorum.
Olmasını istediğimden mi yoksa mantıklı geldiğinde mi bilmiyorum ama bir yaratıcının olması fikri, olmaması fikrinden daha yakın geliyor. Konu çok bölük pörçük oldu farkındayım. Bir süredir olmayan yazma yeteneğin daha da köreldiği için oluyor bunlar. Her neyse, bu aşamayı tam olarak kafamda kuramasam da, yani Tanrı meselesini, islam üzerine bir takım araştırmalara daha giriştim. işte bakıyorum, birisi diyor ki, Kur'an'da şöyle bir çelişki var, öbürü ise bu çelişkinin var olmadığını, mantıklı bir şekilde açıklıyor, öbürü daha mantıklıca bu iddaasını çürütüyor... diye diye gidiyor bu mevzu. Benim takıldığım asıl şey şu?
Bana cennet-cehennem kavramları garip geliyor? Her şeye gücü yeten ve sonsuz merhamet sahibi Allah'ın insanları günahlarından dolayı cehennemde yakması fikri veya iyiliklerinden dolayı göğsü yeni tomurcuklanmış bakirelerle ödüllendirmesi garip geliyor.
Yani bir köpek sahibi, köpeğini, attığı frizbiyi geri getirdi diye sever ve ödüllendirir. Ya da köpeği sevimsiz bir hareket yaptığında onu cezalandırabilir. Ama bunu köpek sahibi yapar. Allah neden böyle bir şeye kalkışıyor? Şu an üzerinde en çok kafa yorduğum şey bu? Bunun herhangi bir mantıklı açıklamasını düşünemiyorum. Ama siz düşünürseniz, bir haber edin.
Bir de Kur'an'ın hiç değiştirilmediği mevzusu var. Buna insanların nasıl inandığını merak ediyorum. 1400'e yakın yıllık bir dönem var. Bir harfinin dahi değiştirilmediğinden nasıl emin olabiliriz ki?
Neyse, uzattıkça konu dağılıyor, farklı yerlere gidiyor. Ben bu konularla daha uzun süre haşır neşir olacağa benziyorum. Bunu okuyan sen! Senden tek ricam, her konuda şüpheci ve sorgulayıcı yaklaşman. Kim bilir, belki Allah bunu istiyor. *
Bu konuda daha da yazacağım, şu an kafamı toparlayamdım, affola...
başlık yok! burası bom boş!