Ertesi gün tekrar iş. Yine aynı müşteriler falan takılıyorum. Zeko pekekenti tüm gün kahveye gitmedi, adama karadenizde atların mı battı diyecektim, diyemedim tabi. Adam patron amk.. Neyse yinede Zeko fazla baskıcı, kıl bir patron değildi amk. Güzel muhabbet döndürürdü o da.. Ben genelde ona atları soradım, abi saf kan atların farkı ne, pahalı mı? Hangi atlar daha hızlı koşar? Nasıl jokey oluruz? diye. Adam çatır çatır söylerdi amk, akşama doğru yine müşteriler yoğunlaştı. Zeko varken rahat oluyordu, neredeyse bana hiç iş bırakmıyordu seri seri hazırlıyordu herşeyi. Akşama doğru iş bittiğinde kapadık dükkanı.. Zeko'ya allaha emanet dedikten sonra evin yolunu tuttum..

Kapıyı çaldım, anam açtı. Hoşgeldin diyip geçti mutfağa, abimle babam salonda yemek yiyor masada.. Yeemeğe yetişdiğime sevinmiştim, bizimkilerle ne kadar iyi anlaşamasam da onlarla aynı masada oturmak güzel tabi.

Babamla, günümüzün nasıl geçtiğini konuştuk. Sonra abimle yemek yerken konuşmaya devam ettim. Abim işi bırakmış amk, bastım kahkahayı.