+1
Onu uzaklaştırmam gerektiğini düşündüm. Nereye zütürecektim? Bu şekilde daha fazla tutamazdım. Bir sandalyeye bağlayabilirdim. ip yok? ip arasam rahat durmaz! Ağzını kapatmam için bir bant lazım. Onu nerden bulabilirim? Kadına sorsam yardımcı olmaz. Kahretsin! Çok yalnızım...
Başka bir şey düşün! Sen zeki bir adamsın...
En iyisi öldürmeliyim…
Çok erken…
Erken…
Tehdit edersem susar mı? Bence dinlemez!...
Es geç…
Çabuk düşün!...
Çocukların gelmesine bir saat kırk altı dakika kalmıştı…
Hemen arkamda meyve tabağı vardı. Meyvelerin arasında ki koca beyaz elma dikkatimi çekti…
Ben prenses ve yedi cücelerdeki cadı olmuştum ve ellerimin arasında ki prensese o elmayı verecektim. Bu plan aklıma yattı…
Hemen ağzıyla kapattığım elimle elmayı aldım. Tahmin ettiğim gibiydi. Kadın ağzını açabildiği kadar açıp çığlık atıyordu. Ağzına elmayı soktum. Zorladım çenesi yırtılacaktı! Öyle de olmuş olabilirdi. iyice soktuktan sonra emin olmak için bıçağı tuttuğum elimle, çenesine yukarıya doğru sert bir şekilde vurdum. Bir insan, bir insana bunu yapmamalıydı…
Başarmıştım…
Sesi fazla çıkmıyordu…
Bağırma! Seni öldürürüm! dedim…
Sustu…
Kadının üstünde beyaz bir gömlek vardı…
Bıçağımı göğüslerinin arasından aşağı doğru soktum…
Sus! Sakın ses çıkarma! dedim.
Dinledi…
Tek tek düğmeleri kopuyordu. Gömleğini çıkardım. Zavallı kadıncağız sütyenle kaldı. Masanın ucunda ki sandalyeyi çektim. Kadını oturttum. Gömleğiyle onu sandalyeye bağladım. En azından bana biraz zaman kazandıracaktı. Bağladıktan sonra kadına baktığımda, ağzından kan akıyordu. Sanırım dişleri kırılmıştı. Acıdım…
Çok acıdım…
Kadının gözyaşları akıyordu, ağlıyordu. Bu bana susadığımı hatırlattı…