+27
-4
Meryem fincanı açıp, bakmaya başladı;
Önünde 2 yol var, biri senin iyiliğine, diğeride kötülüğüne.
-
Ben: Ne yolu lan ahahhaha?
-
Meryem: Dur bi
Meryem böyle devam etti, hepsini hatırlamıyorum ama bana bir şeyler ima ettiğini, anlamıştım bir cümlesinde. Çok yakınında seni seven birisi var, sana değer veren. Tanıyor musun? diye sordu.
Ben: Hayır.
-
Meryem: Umarım bir gün tanırsın.
-
Ben: Umarım.
-
Meryem: Hadi kalkalım mı?
-
Ben: Tamam kalkalım.
-
Kasaya doğru gittim, hesabı ödedim. Meryem ben öderim desede kabul etmedim, gibseler ödetmezdim zaten. Huyum değil. Neyse mahalleye varana kadar tek kelime etmedik birbirimize. Onu evine kadar bıraktım, mahalleden geçerken babamla annem beni Meryem'le gördüler. Meryem'i kapısına kadar bıraktım.
Ben: Meryem, tekrar teşekkür ederim.
-
Meryem: Rica ederim, bende teşekkür ederim.
--
Meryem'e biraz baktım, süzdüm gözlerini. Orada aşık oldum beyler, ona daha önce hiç hissetmediğim duygularım kabarmıştı amk. Meryem, Kutsal ben eve çıkıyorum bir diyeceğin yoksa?
-
Elim ayağım titremeye başladı kalbim çarpıyordu lan,
Meryem: Ne oldu Kutsal?
-
Ben: Sana sarılabilir miyim?
-
Meryem: Ne diyosun sen?
-
Ben: Sarılma.. demeden lafı ağzıma tıkıp, görüşürüz Kutsal dedi.
-
Yerin dibine girmiştim beyler, kendimi sapık gibi hissetmiştim resmen, yüzüm kızarmıştı.