-
1.
+22Silahımın şarjörünü kontrol edib kapıdan içeri-markete girdim. Markette pek falza bir şey kalmamıştı. Heralde salgının ilk aylarından panikleyen insanlar markete akın edib ne var ne yoksa herşeyi alıp zütürmüşler. Nerdeyse boş rafların arasıyla ilerliyordum. içeride hayat işareti yoktu. Herşey çok sessizdi, ölüm gibi sessiz. Marketin arka tarafına gelmiştim artık. Ne Ünsal hocadan ne Damla hocadan nede malum yaratıklardan bir eser yoktu. En azından zombilerle karşılaşmadığım için biraz rahatladım. Namluyu indirip dolaplardan birine yaslandım. Nefes almaya, stressten kurtulmaya çok ihtiyacım vardı. Tam bu sırada dışarıdan silah sesi duyuldu. Önce bir el sonra 2 sonra 3 ve sonra seri gibi duyulmaya başlandı. Çatışma vardı dışarıda. Hemen geriye çıkışa koşmaya başladım. Çıkışa vardığımda, aracın yanında elinde silah tutan adamı tanıdım, Ünsal beydi bu. Mesut abide araçtan inmişti. Her ikisi ateş ediyordu. Ateş ettikleri tarafa baktım. Sokağın kuzey tarafı. Zombiler araca yaklaşıyordu. Hemen arabaya! - diye bağırdım. Herkes yerine geçti. Ben yine 50 kalibrenin başına çıktım. Ateş ede ede çevre yoluna ilerlemeye başladık. Az sonra zombiler gözden kayboldular. Yeliz hoca tarif ettğim adrese sürüyordu aracı. Çevre yoluna çıkınca, silahın başından inip aracın içine geçtim. Ünal bey nereye gittiğimizi sordu. Bu arada Damla hanımda araçtaydı. Benim barınağı anlattım ona.
başlık yok! burası bom boş!