telkinler bilinçaltına gider, bilince değil yani. ne kadar sağlam bilinci varmış gibi, ne kadar karakterli görünürse görünsün karşıdaki, isterse dünyanın gelmiş geçmiş en zeki insanı olsun, doğru telkinlerle rahatlıkla kontrol edebilirsiniz. addıbına göre şerbet yani. o yüzden bu taktikler %100 oranla işe yarayacak diyorum.

sosyal boyutta, pratik bilgilere gelirsek iki konuya değinmek istiyorum.

1) iltifatlar
2) mükemmellik

iltifatlar her zaman kadını mest eder, hoşuna gider. daaat. yanlış. hem de en büyük yanlış. bilinenin aksine kızların yarısının bile zar zor hoşuna gider iltifatlar. en başta, yani kızın "zaman"ına dahil olurken iltifat riskine girmeyin derim.

bunun doğurduğu sonuç da sizin bir şeyi beğenmeyen, eleştiren bi tip gibi gözükmenizdir. yani mükemmel bir insan gibi. her zaman bir zaaf bırakın karşıdakine, mükemmel, çok güçlüyü oynarsanız kaybedersiniz. içinizdeki çocukluğu gösterin, karakterinizdeki sakladığınız bir şeyi sadece o biliyormuş gibi ona lanse edin, bir açık verin yani ona ait.

mesela bi kere bi kıza, "benim en büyük zaafım sensin" demiştim. "sen ne dersen, ne yaparsan göz yumarım". yani bu alttan alta "köpeğinim" imajı çiziyor, ama bu lafıma sadık kalmadım. ona telkinlerle inandırdım öyle olduğuna, bu durumu da hiç kullanmadı. bu aynı zamanda aşırı ince ve en iyi iltifattır. kıza ilk dahil oluş aşamasında, onu çözümlerken yapılması ne kadar doğru bilmiyorum. eğer bu hamleye oynayacaksanız, "ben bi kızn köpeği olmam, çok eşlilik yanlısıyım" ayağına yatın ki karakterli duruşunuz kaybolmasın. "düşüncelerimi değiştiren sensin" mesajı verin yandan da.

klişe olacak ama istisnasız her kadın "özel hissetme"ye tav olur. özel hissettirmek de çok inceden bi iltifattır. unutmayın "sen özelsin" demiyoruz, özel olduğunu hissettiren telkinler veriyoruz anlattığım gibi. konuşmanın akışını, gidişatını sonlandırabilir bu hamleler kötü uygulanırsa, en çok ihtiyacınz olan şey "konuşmak". kesinlikle konuşmayı kitleyecek şeyler yapmayın başlarda. bu da önemli bi nokta