+3
Aradan bunca zaman geçmiş olmasına , yıllarca arkadaş gibi dışarda takılmış olup ilk kez sevgili olarak çıkışımızın günüdür bu beyler. idil'in ingilizce kursu 12'de biticek , çıkışta onu alıcam Karşıyaka'da gezicez tozucaz falan olayımız bu. Panpalar , içimde öylesine bi heyecan var ki saat 9'da gidip kursun önünde beklemeye başladım ben. idil'in çıkmasına daha 3 saat var , Karşıyaka'da sahil girişinde Amerikan Kültür'ün önündeki oturağa güneşin altında oturdum bekliyorum , kursuda orası zaten. E vakit geçmez , bide Penguen dergisi aldım okurum da heyecanım azalır vakit geçer diye. içimde öylesine bi özlem , öylesine bi sevgi var ki o dakikalar geçmek bilmiyo. Saniyeleri sayıyorum adeta çıksa da kavuşsam sevdiğime diye. Aradan dakikalar , saatler geçti; idil'in çıkış saati yaklaştı. Beklemeye ilk başladığımda bomboş olan çarşı şimdi ana-baba gününe dönmüş kalabalıktan oturacak yer zor bulunuyodu. Gelmesine dakikalar kala yerimden kalkıp yaşlı bi teyzeye yer verdim , kursun kapısına gidip bekleyişe koyuldum. Sesi gelmeye başlamıştı , kalp çarpıntılarım davul misali artmış dışardan duyulur hale gelmişti. Yanında 3 arkadaşıyla çıktı , kızlar beni gördükten sonra fısır fısır konuşmaya başladı. idil yanlarında , önce kızlar gelip "Merhaba xxxx" diye tokalaştılar. Bu planlanmış bi tanışmaydı , çok belli. Önceden bahsedilmiş , idil tarafından ayarlanmıştı. Bende aynı şekilde samimiyetle selam verdikten sonra kızlar idil'le vedalaşıp gittiler. Kaldıkmı başbaşa idil hanım , bakalım ne tak yicem bundan sonra.
Ders nasıl geçti muhabbetleri geçtikten sonra yürümeye devam ederken telefonu çaldı , arayan Filiz hala. Eczane'de işlerin yoğun olduğunu , kurstan çıkar çıkmaz eczaneye gitmesi gerektiğini söyledi. idil bozuldu , ama kabul etti itiraz edemeden. Ben idil'den daha çok bozuldum tabii. Ama yinede bi fırsat yaratmak için uğraştım.
"Gidiceksin bari bi yemek , bi waffle falan yiyelim olmaz mı ?"
"Yemeği kızlarla atıştırdım ya , pek iştahım yok. Waffle da ağır gelir şimdi , karnım ağrıyo zaten"
Her teklifim redle geri dönmüştü , elimde başka silahımda kalmamıştı. Çarşının başından sonuna kadar hiç konuşmadan yürüdük. Metro durağına geldikten sonra vedalaşıp ayrıldık. Beyler , öylesine kötü bi haldeydim ki sizlere anlatamam. Sen gece bir dakika uyku uyuyama , sabahın köründe kalkıp hazırlan ve heyecandan saatlerce kursun önünde bekle , idil hanım çıkıp sana yalnızca 5 dakika ayırabilsin. Çok kötüydüm çok , içimdeki şey sinirmi yoksa üzüntümü çözme fırsatım yoktu şu ruh hali içinde. istemsiz ağlamaya başladım eve giden yol boyunca , ne otobüs ne metro yaya gitmek istedim biraz kafam dağılsın diye. Yol boyunca kendi kendime tekrarladığım tek şeyse şu oldu;
"Tarkan olsaydı eczaneye gitmeyip gezerdin ama"
Sinir-üzüntü karışık bi tavırla Yahya'yı aradım. Gelseydide iki laflasaydık , kafam dağılsaydı bari. Hem biz bir araya gelince sağlam eğlenirdik , günümün devamı öyle geçseydi madem. Geldi , Bostanlı'ya geçtik. Öylesine süslenip püslenerek çıkmıştım ki idil'le buluşmaya Yahya'ya dalga konusu olmuştuk."Bu ne lan bayramlıklarını giyip çıkmışsın kızla buluşmaya ahaha" Şerefsiz , iyi dalga geçti ama neşemide yerine getirdi. idil'e mesaj atmadım , onun atmasını bekledim. Oda atmadı henüz. Aradan 1.5 saat geçmişti oysa ki , atardı demiştim ben. Yahya'yla sahilde gezdikten sonra geçtik bi cafe'ye oturduk. Bi kaç bişi içsek düzelirdi belki moralim , hem mesaj gelmesi için beklemesi daha kolay olurdu. Aradan zaman geçti yengem aradı , "börek çörek yaptım Yahya'yıda al gel annende burda" diye. Bizim aile Yahya'yı evlatlık edinmiş gibiydi beyler. Anaokulundan beri birlikte büyüyünce sahiplenmişlerdi evlat gibi tabii. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez , her yere birlikte giderdik. Gittik yengemlere , ama yol boyunca gözüm telefonda belki mesaj gelir diye. En sonunda mesaj geldi
"Bebeğimm"
Tümünü Göster