-
101.
+519.00'a 20 kala bulduk kahveyi. Geçtik oturduk içeri, beş dakika geçmedi Sero göründü kapıda.
Masamıza geçti oturdu. Yanında ufak bir halı saha çantası vardı.
Sero: Emanetleriniz burda kardeşim. işiniz bitince yarın buraya getirirsiniz aynı saatte.
Ayaz: Eyvallah kardeşim.
Onur: Adamsın.
Sero: Zamanında az mevzuya girmediniz benim için, birini bile unutmadım. Sizden başkasına yapmam. Haydi ben kaçtım. Dikkat edin.
Ayaz: Sende kardeşim.
Onur: Allah izin verirse yarın sende çantan birader.
Çıktık kahveden, benim eve geçtik. Salonda masanın üstüne koyup, yavaşça açtık çantayı. Çantanın içinden, üç tane büyük güzel parlak bıçak, iki orta boy dikiş tutmaz, üç farklı boy klagib kelebek, bir otuzbeşlik dönder bıcağı, iki muşta, ve iki silah. Silahları görünce şardım.
Ayaz: Manyak mı lan bu?
Onur: Anasının amı bu ne oğlum.
Ayaz: Biz emanet istedik, adam cephanelik getirmiş.
Onur: Silahlar fazla değil mi birader.
Ayaz: Aynen öyle.
Derken, çantada ufak bir not bulduk. Notta şu yazıyordu.
pekekentler mutlaka birde olsa silahla gezerler. Dikkatli olun. Makinaları yanınıza alın ne olur ne olmaz.
Onur: Adam haklı kardeşim. Sokaktaki serseri değil bunlar.
Ayaz: Sero zütümüzü kurtarıcak desen gibtir çekerdim.
Onur silahı eline aldı. Adam komando beğenmedi silahı, bense karadenizliyim. Elime makinayı 8 yaşında verdiler. Ben makinayı, makina beni sever.
Attık bellere silahları, mustaları bölüştükten sonra birer ufak emanet alıp, aradık numaralardan birini, açan olmadı. Başka numara seçip aradık, kart bir ses geldi.
başlık yok! burası bom boş!