0
: ) bir sürü ayet attım hala diyorsun ki hadisle hadisi kanıtlamaya çalışıyormuşum bu nasıl iftiradır?
ben ayet atıyorum sen bana isa zamanındaki hikayeleri anlatıyorsun. Bütün saçma sapan hurafeler hikayeleri 1400 yıldır bu ümmet zaten elediler ve elemektedirler.
geriye kalan sahih hadislere iman ediyorlar
insanlara açıkla diye Kuranı sana indirdik [Nahl 44]
Açıklamak, ayetleri, başka kelimelerle ve başka suretle anlatmak demektir. bırak seni beni, ümmetin alimleri de ayetleri anlayabilselerdi ve kapalı olanları açıklayabilselerdi, allah peygamberine, sana vahy olunanları tebliğ et der, açıklamasını emretmezdi. bu ve benzeri ayetlere rağmen, (peygamberin Kuranı getirmekle işi bitmiştir, o bir postacıydı) diyen mezhepsizler var. "sahabeler" ana dilleri arapça olduğu halde, bazı ayetleri anlayamayıp, peygamberimize sorarlardı. peygamberimiz, Kuranın tefsirini eshabına bildirmiştir. eshabı kiramın bildirdiğinden başka türlü söyleyenler, kuranı kendi kafalarına göre meal-tefsir yaparlar, küfre düşerler. tefsir, yoruma değil, nakle dayanır. : ).
M. Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
Bir gün Peygamber efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir’e ince marifetleri, onun seviyesine göre anlatıyordu. Yanlarına Hz ömer gelince, konuşma üslubunu onun da anlayacağı şekilde değiştirdi. Hz Osman gelince, yine konuşma tarzını değiştirdi. Hz Ali de gelince konuşmasını, hepsinin anlayacağı tarzda değiştirdi. Resulullahın her defasında konuşma üslubunu değiştirmesi, oradaki zatların istidatlarının farklı oluşlarından meydana gelmiştir.
demişsin ki birileri çıktı kuranı siz bilemezsiniz biz biliriz edebiyatı yaptılar.
insanların yazdığı anayasayı bile anlamak için hukukçulara gidiliyor. bir kanundan bile herkes aynı şeyi anlamazken, Allahın keldıbını nasıl anlayabilir?
tabiki kuranda anlamadığımız yerler olabilir bundan doğal ne var.
Meal okumakla anlaşılamaz
yalnız senden yardım dileriz. (Fatiha 5)
yalnız Allaha güvenin (Maide 23)
yalnız benden korkun (Bekara 40)
bunları bana anlat hadi peygamberin açıklamaları olmadan. bir mealcinin açıklamalarını okursan bende derim ki ben başka mealciden okudum bana göre senin açıklaman yanlış derim.
yani ben neden bir mealcinin 2016 yılında şu yukarıda verdiğim ayetleri kendi kafasına göre açıklamasına itimat edeyim?
1400 yıldır süregelen bu kadar ehli sünnet alimlerinin tercümelerini, 100 lerce yıldır hiçbir ihtilafa düşülmemiş, kuranı sünneti bu zamana kadar bozulmadan taşıyan, arap dil bilimcilerinin, profesörlerinin meallerini, tefsirlerine güvenmeyeceğim, gidicem daha 10 yıl evvel peydahlanmış adamın meallerine güvenicem öyle mi? hemde bütün islam tarihini elinin tersiyle iten adamı.
(Yalnız senden yardım dileriz) dedikten sonra, birinden bir bardak su istesek bu âyete aykırı mıdır, değil midir? Hangi hususta başkasından yardım istemeyeceğiz? Bunlar açık değildir.
(Yalnız Allaha güvenin) buyuruluyor. Ne hususta Allaha güveneceğiz? Bir doktora muayene olsak, ilaç verse, güvensek, bu ayete aykırı olur mu? topkapıdan Sirkeciye giden tramvaya binsek, bu tramvay, bizi sirkeciye zütürür desek, allahtan başkasına mı güvenmiş olacağız? Demek ki güvenmenin izahı gerekir.
(Yalnız benden korkun) buyuruluyor. başka bir ayetde, (insanlardan korkmayın, benden korkun) buyuruluyor. (Maide 44) Hırsızdan, hainlerden ve yılandan korksak bu ayete aykırı olur mu? Demek ki açıklaması gerekli.
kardeşim lütfen dinle
(Namaz kılın, zekat verin) buyuruluyor. (Hac 78, Nur 56) Namazın nasıl, kaç rekat kılınacağı, zekatın nasıl, hangi mallardan verileceği açık değildir. Bütün bunlar, hadislerle ve alimlerin açıklaması ile anlaşılmıştır.
fetih suresinin, "allahın eli onların ellerinin üzerindedir" mealindeki 10. ve Bakara suresinin, "doğu da, batı da allahındır, nereye dönerseniz allahın yüzü oradadır" mealindeki 115. ayetin tevile ihtiyacı vardır.
Yine mealen buyuruluyor ki:
allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. (araf 155, ibrahim 4)
Bu ayetleri okuyan bir dinsiz, doğru yola getiren ve sapıttıran allah olduğuna göre, beni de dinsiz yapan Odur. benim bunda ne suçum var diyebilir. bu bakımdan hadislere ve alimlerin açıklamasına ihtiyaç vardır.
nitekim, ayetlerden anladığına uyup, Hayır ve şer allahtan olduğuna göre, bize günah işleten de allahtır. biz günahlardan mesul değiliz diyenler çıkmıştır.
işte bu tehlikeyi önlemek için peygamber efendimiz, gerekli açıklamayı yapmıştır. alimler de bunları açıklamış, artık, bahane kalmamıştır. kuranı anlamak için açıklamaya ihtiyaç olduğunu bizzat allah bildiriyor
(Kur’anı insanlara açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]
(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) [Haşr 7]
(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
(Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin. işlerinizi boşa çıkarmayın.) [muhafazid 33]
(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]
(Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: Eyvah bize! Keşke Allah’a itaat etseydik, Peygambere de itaat etseydik! derler.) [Ahzab 66]
son olarak
Diyanetin hazırladığı (Kur’an-ı kerim ve Türkçe Anlamı) isimli tercümenin önsüzünde deniyor ki:
(Kur’an-ı kerim, Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Kur’an-ı kerimde muhtelif manalara gelen lafızlar vardır. Böyle bir lafzı tercüme etmek, çeşitli manalarını bire indirmek olur ki, verilen tek mananın murad-ı ilahi olduğu bilinemez.)
Tümünü Göster