+6
Elimizde fenerler odanın köşesine kümelendik amık elimde o iğrenç kutu. Köpek gibi korkuyorduk Teo elindeki gibik feneri kapının ağzına doğru tuttu. Bir gölge kapının arasından hızla diğer tarafa çekip insan kahkahasına benzer bir ses çıkardı bizim Muhammet imana geldi resmen putperest bin Dua felan okuyor. Teo ağlamaya başladı. Ben zaten iptaldim lan bizim bebeler kurban değildi ki. 1 sırada olan bendim bana bıraktılar bütün musibeti öldülar amık.
Herneyse aramızda tek mantıklı kalan Meteydi. O da Allah tan öylebir durumda plan geliştirip. Korku ve kasvet dolu sesiyle kekeleye kekeleye.
-Pencere beyler pencere dışarı atlayalım.
Amık Teo hala yerde titriyordu adam resmen kilitlenmişti. Muhammet hemen ayağa kalktı. (Hah ha ha. koridordan hala korkunç bir kahkaha sesi duyuluyordu.) Ben hemen elimdeki gibik kutuyu kapattım ve Muhammetin arkasından bende ayağa kalktım.
Muhammet ne kadar zorlasa bir türlü açılmıyordu amık penceresi. Elimdeki kutuyu o pencereyi zorlarken son güzümle cama vurdum. "Küt çangır çungur" Bütün cam anında yere inivermişti Sağda solda kalan cam parçalarınıda temizledikten sonra Muhammet hemen dışarıya atladı. Yerde korkudan titreyen Teoyu Meteyle beraber kaldırarak Muhammetin şefkatli kollarına bıraktık. Ardından Meteyi attım dışarıya Kutuyu Muhammet'e uzatarak bende dışarıya çıktım Son Hız evden kaçıyorduk.
Uzaktan eve döndüğümde çatıda dedemi koşarken gördüm dehşet verici bir görüntüydü. Dedem çatıta dikilmiş bizi izliyordu. Gözleri tamamen siyah kollar gövde kadar kalın ve yerde sürünüyordu. Her zaman giydiği beyaz takım elbisesi leş gibi kan olmuştu. Ve hala tiz bir kadın sesiyle bize karşı kahkaha atıyordu.
Biz ise Meteyle beraber Teonun konula girmiş sokakta hızla belirsiz bir yere doğru içi kan dolu bir kutuyla koşuyorduk.