-
26.
+6Saat kaçtı tam olarak hatırlamam o zamanlar 13 yaşımdaydım sanırım ya da 14 şu an hatırlamıyorum ama şahit olduklarım aklıma durgunluk vermişti. Kış günüydü galiba çünkü sobamız yanıyordu. Sanırım aylardan şubattı.
Kapıyı açtım karşımda kriz geçiriyor gibi hareketler eden 10 yaşlarında beyaz tenli hafif çekik gözlü bir çocuk. Ebeveynleri olduğunu düşündüğüm bir kadınla bir erkek vardı. Onlarda beyaz tenli ve çekik gözlülerdi. Erkek titrek bir sesle ağzını açtı.
-Hızır Hocanın evi burası mı acaba?
-Evet abi burası
-Kendisini görebilir miyim?
-Elbette içeri geçin
Ayakkabıları çıkardılar eve geçtiler. Zavallı kadının gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş. Çocuğun göz altları torba torba göz çevreleri kararmıştı. Adam iş stresi ve bir hayli yorucu olan günlük hayatı yüzünden yorgun düşmüş, zayıflamıştı.
içeri geçtiler. Dedeme seslendim dedem ikinci katta olduğuna göre yatsı namazını yeni kılmış olmalıydı.
Garipsemiyordum böyle gelip gideni, saatin kaç olduğu ya da hangi gün geldikleri beni pek alakadar etmiyordu.
Çocuk değişik hareketler yapıyor, elleri kolları hatta ayakları değişik şekilde hareket ediyordu. Konuşmuyor, ağzı köpükleniyor ve hırlıyordu. Parmakları garip bir senkronisazyonla hareket ediyordu. Çocuğun korkunç seyirmeleriyle dedemin odasına çıkardık.
Odaya oturdular, dedem elindeki tespihi bırakıp içeri girenleri selamlayıp yanlarına oturttu çocuğa bakıp gülümsedi.
-Hastamız bu delikanlımı dedi. Dedemi ilk defa bu kadar rahat konuştuğunu gördüm.
-Evet. dedi kadın titrek ve temkinli bir ses tonuyla. Çocuğunu çok sevdiği her hareketinden anlayabiliyordunuz.
-Nerede oturuyorsunuz.
-Xxx semtinde. Bu semt izbe bir yerdi tek katlı gecekonduların olduğu bir varoş semtiydi.
-Çocuk sanırım bir cinin üzerine işemiş. dedi dedem. Gülmek gelsede içimden çocuğun durumu harbi harbi çok kötüydü
başlık yok! burası bom boş!