+37
Öğleden sonra 4 ü bulmuştu saat. Hepimiz açtık. Yine dışarıya beraber büyük bir sofra kurduk. Aralıksız çalışmalar sürdüğü gibi sürekli operasyonlara gidiyorduk. Yiyecek içecek malzeme teminatımız günlük olarak karşılanıyordu. Tesiste nüfusumuz 100 civarıydı artık. Bunların 35 i araştırmacı ve bilim adamları, 65 i de askerden oluşuyordu. 5 adet tim ve 5 adet yedek asker bulunuyordu. Her operasyonda 5 kişi tesiste kalıp dinleniyordu. Özel bir durum olmadıkça , her timden birer asker kalıyordu. Ülkede bizim gibi farklı noktalara konuşlandırılmış tesisler vardı. Halk uyarılmış, alarm durumuna geçilmişti. Fırtına öncesi sessizliği yaşıyor gibiydik. Büyük bir alevi başlatacak sadece tek bir kıvılcım bekleniyor gibiydi. Ülkeler arasında gizli anlaşmalar dönmeye başlamıştı bile. Saflar ayrılıyordu.
‘’Haydi artık yav, başlayalım yemeğe. Heey! içerdekilere seslensenize’’
‘’Geldik geldik!. Salataları hazırladık.’’
‘’Of be ne yerim var ya öğlen öğlen’’
Düzene alışmıştık artık. Ailemiz arkadaşlarımız artık geride kalmıştı. Bütün ailemiz burası olmuştu. Hem halkın da yasaklardan dolayı rahat bir yaşam sürdürmediğini biliyorduk. Öğle yemeğimizi yedikten sonra, çaylar içildi. Herkes yavaş yavaş işinin başına dönüyordu. Gökyüzünde, 5 adet Türk savaş uçağı gözüktü.