+41
Yusuf çıkınca, hep beraber onu gomebilecegimiz bir yere goturduk. Laboratuvarin yanında küçük bir tepe vardı. Yusufu o tepenin arkasına gomduk. Basında fatihamizi okuduktan sonra geri dönmeye başladık. Ne bir cenaze namazı , ne de doğru düzgün bir mezarı olmuştu. insan ömrünün kısaligini vurgulamak için şöyle derlerdi.
"Doğduğumuzda kulagimiza ezan okunur ama namazı olmaz. Öldugumuzde namaz kılınır ama ezanı olmaz. işte dogunca okunan ezan, ölünce kılınacak namaz içindir". Yusuf a okunan ezanın namazı olmamıştı.
Herkes dönmeye başlayınca Ahmet de kolumdan tuttu ve " Hadi gitmemiz lazım " dedi. Gitmeden önce mezarı bulmak için yerde buldugum bir sopayı, mezarın yanına sapladim. Laboratuvara döndüğümuzde, otopsi sonuçlarına bakılıyordu. Alınan kan örnekleri inceleniyor, çıkan bulgulara rapor tutuluyordu. Doktorlardan biri bana seslendi.
"Sinan çabuk yanıma gelin! "