+1
Bu cümleler karşısında yumruklarımı ne kadar sıktıysam tırnaklarımın izi avuç içlerim geçmiş. Hatta derimin bir kısmını bile soymuştu. Ama dayanıyordum hem içimdeki merak duygusu sınavın sonunu düşlüyor hem de bu yerden kkurtulmak istiyordum. "Yanlış anlaşılmasın yurt oldukça iyiydi, personel olsun, imkan olsun o dönemin şartları için müthişti ben sadece yaşıtlarımla iyi iletişim kuramıyordum" iletişimsizlik ve arkadaş edinememek beni geriyor ve sık sık tatsızlık çıkarıyordum.
Her neyse beyler artık son aşamadaydık. 5 kişi kalmış hatta biri daha istemediğini söyleyerek çekip gitmişti. Askerler kesinlikle zorlama yapmıyorlar hatta istediğiniz zaman tek kelime etmeden arkadaşlarınızın yanına gidebilirsiniz diyorlardı.
Bizim ellerimize birer kağıt verdiler. kağıdın üzerinde şunlar yazılıydı
“Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.’ diyecek.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki,
bizden istenen devdıbını yazmaktı metni aramızda hangimiz en uygun olarak tamamlarsa o yarışmayı kazanacaktı.