+61
Ses yıkıntının içinden geliyordu. Tekrar dönüp yıkıntıya 1-2 tekme attık. Ses kesilmişti. Tam arkamı döndüğüm sırada bir gürültü koptu.
-Elimi tuttu! Elimi yakaladı!
dedi yusuf. Enkazın içinden bir el gözüküyor ve sıkı sıkı yusufun elini tutuyordu. Hemen bıçağımı çıkartıp enkazdan çıkan ele sapladım. Elden kan süzüldü ama bırakmadı. En son olarak silahımı çıkartıp enkazı taradım. El yavaşça Yusufun elini bıraktı. Yusufun elini sıkarken tırnaklarını geçirmiş ve biraz kanatmıştı. iki elin kanı birbirine karışmıştı. Yusuf kanı üzerine sürüp Devam edelim dedi. Ben merak etmiştim. Enkazın üstündeki taşları kenara fırlattım. Altında bir adam vardı. Azeri bir asker değildi. Üniformasından anlaşılıyordu. Ama bir şey farkettim. Gözlerinde leke vardı lakin çip takılı değildi. Kafam karışmıştı. Yolumuza devam ettik. Sesi duymuş olacakki, bizim timin nişancısı Ahmet saatten Ne oldu? diye sordu.
Sıkıntı yok hallettik. Ortalık ne durumda ? dedim.
Dışarısı kontrol edildi. içeri girmek için sizi bekliyorlar dedi Ahmet.
Herkesin ayrıldığı noktaya geldik. Herkes ordaydı. Dışarısı temizdi. Demekki bütün uğursuzluklar içerde olacaktı. Sırayla binadan içeri girdik.