Patronun adamları bana yemek falan getirmişlerdi. Başlarda yemedim, yemediğim içinde dövdüler zorla getirdikleri yemeği yemiştim. Bana bir tabanca getirdiler ve karşıya bir kaç şişe diktiler. Ateş et yoksa gene döveriz dediler. Ateş etmeye başladım 5 hedeften 2sini vurmuştum. Kendimi geliştirmezsem beni öldüreceklerini söylediler. Ya abi ben ne yaptım size diye yakarmaya başlamıştım ki bir anda ensemde bir sızı hissettim. Ayıldığımda güzel bir odada yatıyordum. Büyük patronun evine getirmişler. Yatağın karşısında ki dolaba gidip biraz etrafı karıştırdım. Biraz giysi vardı ve üstünde not. Notta şöyle yazıyordu. Beğendiğini giy. Beğendiğini giy yazmışlar ama bütün kıyafetler aynıydı dalga mı geçiyordu bu herifler benimle. Bana uyanları giyip aşşağıya indim. Büyük patron kahvaltı yapıyordu. Buyurmaz mısın delikanlı diye sordu. Yok teşekkürler efendim ben almıyım diye cevapladım. Otur lan diye sert bir şekilde emir verdi. Oturdum ve çay içmeye başladım. Nasıl benim fakirhaneyi beğendin mi? dedi ve sustu zütünü gibtiğim. Fena sayılmaz bir kaç ekgib var dedim. Neymiş ekgib olan? Güzel kadınlar dedim. Olamadıklarını kim söyledi? Ve tam biz garı gız muhabbetine girmişken yukarı kattan güzeller güzeli ilik gibi bi hatun indi ve patrona günaydın babacığım diye seslendi. Zütüm düştü avratı görünce ama belli etmedim kızıydı sonuçta. Kızıma baktığını görürsem gözlerini oyarım dedi. Tipim değil dedim ve güldüm. Ve kızına göz kırptım. Göz kırpmamla patronun ayağa kalkması bir oldu...