annanemin evi müstakil, bağ evi, yayla evi gibi bir yer olduğundan sık sık fare saldırısına maruz kalıyordu. bir gün eve kocaman geme(büyük fare, sıçan) girmiş. bunu kovaladım bir anda tuvalete girdi, hemen kapıyı sıkıca kapattım, (tuvaletten aynı anda hani suya taş atarsınızda ses çıkar öyle bir de ses geliyordu) biraderi uyandırdım, gece seni uyutmayan fareyi kıstırdım kalk, dedim. odunlukta sobayı kurcaladığımız, kömürü şişlediğimiz büyük bir demir vardı onu aldım, tuvalete girdim kapıyı hemen geri kapattım elimde demir bir de bakarım ki fare klozetin içine atlamış, klozet tırtıklı bir şey olmadığından tırmanıp geri çıkamıyor vücudunun yarısı suya batmış olduğundan zıplayamıyor birde. nolur nolmaz diye klozet kapağını üstüne kapatıp biradere gel gel dedim. kapağı açıp gösterdim... dur lan gece yaptığı tahta kemirme seslerini ödetelim ona dedik ve biraderle üstüne bir güzel işedik, hayla direniyordu, bir leğene çamaşır suyu, tuz ruhu ne bulursak koyup onu güzelce köpüklü suyla yıkadık sifonu çektik klozet deliğinin içinde yine de direniyordu. bu sefer de sobanın demirini aldım üzerine doğru bastırdım, son nefeslerinde bile o iri dişleriyle demiri kemiriyordu ama 2-3 dk içinde boğulup öldü. sonra dedik nasıl alacaz nasıl alacaz, elime bir poşet geçirdim, kuyruğundan tutup, başka poşete koyup dışarıya çöpe attım.
farenin üzerine işeme filline nail olmuş sayılı insanlardanız heralde gerçi birader 1 hafta tuvalete gidemedi, sıçarken klozetin deliğinden geri gelip zütümü ısıracak zannediyorum, demişti