-
1.
01-2; Allah'a ibadet etmek, tapınmak değildir. Allah'ın sana söylediklerini yapmaktır. Kader her şeyin bir hesaba göre yaratılmış olmasıdır, Allah bu hesabı bilir, ve senin nereye gideceğini de bilir. Ve sen bu hesaba göre özgür iraden ile sonunu kendin seçersin. Kendi iradesi olmadan ibadet eden bir grup yaratılan varlık da vardır. Onlar meleklerdir. Insanın ondan üstün olmasının açıklaması, kendi isteğiyle ve iradesiyle de Allah'ın emirlerine uyabilmesidir. Bir insanın Allah'a olan kulluğu, başka bir şeye olan kulluğu gibi değildir.Tümünü Göster
3; Allah, yanlışı seçen insanların kalplerini mühürlemiştir, bu durum bir adaletsizlik değildir. Kişi kendi iradesiyle seçimini yapar, ve Allah onun kalbini diğer insanlara karşı mühürler, ta ki kişi kendi iradesiyle Allah'ın yolunu seçmeye karar verene kadar. Bu durum bir hesaptır ve yine her şeyin birer hesaba göre yaratılmasının bir örneğidir.
4; Allah doğruyu seçen kullarını sever, doğruyu seçmeyen kullarını ise sevmez. Kişi özgür iradesiyle Allah'tan razı olmazsa, Allah da ondan razı olmaz, bu da yine kişinin akıbetini belirleyenin kendisi olduğunun delilidir.
5; Allah, kadın ve erkeği birbirinden "kısmen farklı" yaratmıştır ve kadın ile erkeğin birbirini tamamlayıcı özellikleri vardır. Allah'ın dininde "eşitlik" kavramından öte, "adalet" kavramı vardır.
Ayet-i kerimede;
"Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse canlarını yakın. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür." buyurulmuştur.
Bu gibi ayetler zaruri durumlarda kişinin tercihine bırakılmıştır, yani bir erkeğin eşi Allah'ın emrine itaat etmezse erkekler ilk evrede öğüt verirler, sonraki evrede yataklarını ayırırlar, her şeye rağmen erkekler eşlerinden boşanmak istemiyorlarsa ve zaruri bir durum var ise doğru olana sevk etmek için zorbalık olmayacak şekilde canlarını yakmaları halinde kendilerine bir vebal olmayacağı konusunda teminat verilmiştir.
7; Allah varlığına dair delilleri gizlemez, kişi bu delilleri görmekten kaçar.
Gidebileceğimiz her yerde Allah'ın nimetleri vardır, kişi nereye giderse gitsin Allah nimetleriyle "buradayım ya kulum" buyurur. Inananların bakıp bakabileceği her yerde Allah'ın varlığına dair deliller vardır. Dileyen bu delilleri "Allah'ın varlığı" konusunu anlatmak için kullanır, dileyen bu delilleri kendi vicdanını susturmak için kullanır.
8; Insanların ataları Adem (a.s.) ve Havva anamızdır. Ancak bu durum evrim teorisi ile çelişmez, her şeyin hesaplı yaratılması çerçevesinde Allah Adem'i (a.s.) başka bir canlı türünün üzerine eklediği bir özellik ile insan kılmış olabilir. Bir çok kimsede Adem'in (a.s.) göbek deliği olmadığı gibi bir algı vardır, Kur'an-ı Kerim'de bu durumu destekleyen veya yalanlayan bir delil bulunmamaktadır. Allah, zaman ve mekandan münezzeh olduğu için, yaptıkları da zamana bağlı değildir, Allah'ın indinde 1 milyon yılda ol dediğinin olması ile 1 salisede ol dediğinin olmasının bir farkı yoktur.
Ayrıca bir açıdan bakıldığında, insanın evrime bağlı olarak gelişmesi de Allah'ın varlığının bir delili niteliğindedir, diyebiliriz. Çünkü evrim, insanın kendi kudretiyle var olmadığını gösterir.
---
paradoks
1-2- 3-4-5-6-8; Allah'ın her şeye gücü yeter. Allah sonsuz kudret sahibidir. Allah'ın gücünün yetmeyeceği bir şey yoktur, Allah'ın ilmi ve kudreti sonsuzdur. Allah, mantık ilkelerinin üzerindedir. Allah geleceği hem bilir, hem de değiştirebilir, bu durum eski bilgisini yanlış yapmaz, çünkü Allah maddeden ve zamandan MÜNEZZEHtir.
7; Allah her zaman vardı ve her zaman her yerdeydi, her şey zatına ve sıfatlarına bağlıdır.
9; Allah'ın her şeye gücü yeter, kişinin buna aklının ermemesi kendi acizliğinden kaynaklıdır. Allah'ı kendi acizliği ile itham etmeye kalkmak, yine kişinin kendi acizliğine bağlıdır.
Kur'an-ı Kerim'i çokça kez okudum ve son yazdıklarının hepsi senin acizliğine bağlı önermeler.
Felsefi açıdan bir şeyi kendi anlayabildiğin şekilde açıklayabilmen, onun doğruluğunu kanıtlamaz, aynı şekilde açıklayamaman da olmadığını kanıtlamaz. -
-
1.
0@1 in entry'si şöyleydi;Tümünü Göster
Not: Alıntıdır. Biz ateistlere sürekli laf sokma çabası içerisinde olan ergenler dikkatli okusunlar...
Önermelerimiz şunlar inançlı arkadaşlar soruları önce anlasın, sonra yorumlasın,en sonra da objektif olarak cevaplasın.
Biraz uzun olacak ama bunu siz istediniz. inançlı olan ve inançlarına güvenen kmseler okur ve cevaplar.
- Tanrının gerçekten varolduğunu farzedelim. Benim niye ona tapınma zorunluluğum var? Eger benim herhangi birine, bu biri benden çok daha güçlü bile olsa, tapınmayı reddetme yeteneğim varsa (eğer bunu seçebiliyorsam, böyle bir yeteneğim var demektir), o zaman bu yeteneği kullanmaktan dolayı neden ceza görmem gerekiyor? Eğer itaat istiyorsa, neden itaat etmeme yeteneğini de veriyor insana? Yok eğer başka türlüsünden zevk alamıyorsa, o zaman "Peki bu Tanrı sadist midir?" sorusu gündeme gelir.
.Farz edelim ki bilimkurgu filmlerindeki o akıllı robotları yapacak kadar gelişti teknolojimiz. Ve bu yaptığımız robotlar hem kendi varlıklarının bilincinde, hem de hür seçimlerini yapabilecek varlıklar. Bu durumda, biz onlardan, bize köle gibi itaat etmelerini bekleyebilir miyiz? Buna hakkımız var mıdır? Bunu yaparsak, bu durumun hür insanları köle edinmekten ne farki vardır? Bu bizi, gaddar, acımasız, despot ve adaletsiz yapmaz mı?
.Kurana göre Tanrı bazılarının kalplerini mühürlemiş, onlardan imanı esirgemiştir. (Biz ateistler o kişilerdeniz belli ki). Peki bu durumda Tanrı bize haksızlık yapmış olmuyor mu? Bizim ne suçumuz vardır? Bu Tanrı'nın adil sıfatıyla çelişmiyor mu?(Bizim ateist olacağımızı biliyordu ve bunu bilerek yarattıysa şimdi neden şikayetçi oluyor)
.Tanrı nın bizi hem sevdiği söylenir, hem de hayatın bir imtihan olduğu ve eger bu imtihandan kalırsak, bunun cezasının olduğu söylenir. Yani Tanrı bizi zorla böyle tuhaf bir imtihana sokmuştur. Bu insanın sevdiği birilerine yapacağı türden birşey midir?(Tanrının izni olmadan hiçbir şey olmuyorsa ve herşeyi tanrı planlıyorsa neden biz yaptıklarımızdan dolayı cezalandırılıyoruz.
Tanrı'nın kadınlara ne garezi vardır? Neden gerekirse dövülebileceklerini söylemiştir? (Nisa suresi, 34. Ayet) Neden onlar "Aklen ve dinen ekgib yaratıklardır" (Hadis, kaynak: Buhari). Neden şahitlikleri erkeğin yarısı değerindedir?
.Bizim müslüman ülkeler, Tanrı katındaki en son ve en hak dine sahipse, neden dünya üzerinde tüm müslüman ülkeler sürünmektedir? Neden gavur(!) hristiyanlar ve yahudiler dünyayı yönetmektedir?
.Tanrı, eğer varsa, hem varlığının tüm kanıtlarını bizden gizleyip, hem de bizlerden kendisine inanmamızı beklerken ne yaptığını zannetmektedir? Kendisi saklambaç oynayan bir çocuk mudur?
.insanlar Ademle Havvadan türediyse, ve evrim, dolayısıyla da bununla baglantılı olarak "çevre koşullarına bağlı modifikasyon" diye birşey yoksa, neden dünyanın dört bir yanındaki insanların vücut özellikleri, deri renkleri vs. farklıdır?
Paradoks problemleri
Not:Bunlar en zorları. Kalbi olan inançlı kimseler okumasın
1.Tanrı'nın kendi kendini yok etmeye gücü yeter mi?
2.Tanrı'nın ikinci bir Tanrı'yı yaratmaya gücü yeter mi?
3.Tanrı'nın birden fazla olmaya gücü yeter mi?
4.Tanrı'nın gücü yetmeyecek birşeyi yaratmaya gücü yeter mi
5.Tanrının kendisinden daha güçlü bir tanrı yaratmaya gücü yeter mi?
6.Tanrı mantık ilkelerinin üzerinde midir? Aynı anda hem doğru olan hem de yanlış olan bir şey yaratabilir mi örneğin ; daire şeklinde bir kare?
7.Tanrı evreni yaratmadan önce neredeydi? Ne yapıyordu?
8.Tanrı geleceği hem bilir, hem de değiştirebilir mi? (Değiştirirse eski bilgisi yanlış olur
9.Tanrı düşünebilir mi? (Düşünme geleceğe ve geçmişe dairdir. Tanrı geleceği ve geçmişi bildiği için düşünememelidir.
Düşünmeye kalktığında kendini yalanlar. Bu yüzden Tanrı gelecek de kurgulayamaz. Kurgularsa geleceği bilmiyordur).
NOT:Aşağıdakileri okumadan cevap vermeyiniz.
)Gerçekten kafa yorarak ve bilinçli bir şekilde inandıklarını zannetmek
Din ve inanç konuları düşünüldüğünde ilk anda akla gelen birkaç nokta üzerine çok az da olsa kafa yormuş olmayı, bu konuları incelemiş olmak ve bilerek, araştırarak, bilinçli şekilde inanmak zannederler. Halbuki, toplumdan hazır aldıkları inançları devam ettirmektedirler. Gerçek sorgulama daha yoğun bir çabayı ve her şeyden önce daha derin bir araştırmayı gerektirir.
Ateist olmak icin tanrı'nın varolmadığının kanıtlanması gerektiğini zannetmek
inançlılar, ateistlerin bir iddia ile gelmediğini, asıl iddia sahibi tarafin kendileri olduğunu bir türlü anlayamazlar. Pek çok inançli, ısrarla, ateistlerden ateist iddialara kanıt ister. Tanrı'nın varolmadığını kanıtlamalarını talep ederler . Halbuki, ateist açısından konu farklıdır. Ateist için iddia sahibi taraf karşi taraftır ve inançlının inancını kanıtlaması gerekir. Eğer inançli, inancını kanıtlayamazsa, iddiasına inanmanın bir anlamı kalmaz. Ateist karşı tarafı çürütmek zorunda değildir. Sadece karşı tarafin iddiasınınn desteksiz olduğunu göstermesi yeterlidir ateistin. Bir ateist için, inançlının "tanrı'nın varolmadığını kanıtla" demesi, "Noel babanın varolmadığını kanıtla" demekten farksızdır. Ateist, kanıtlama yükümlülüğünün kendisinde değil, karşı tarafta olduğunu görür. Birisi eğer Noel babanın varolduğunu iddia ediyorsa, bu iddiasını kanıtlamak onun görevidir. Kimse bütün ömrünü olmayan şeylerin olmadığını kanıtlamaya uğraşarak geçiremez. Bir şeyin olduğu iddia ediliyorsa, iddia sahibinin bunu kanıtlamasi gereklidir. Kanıtlayamadığı takdirde, fikrinin Noel baba masalından, veya 7 basli ejderhanın varolduğu iddiasindan farkı kalmaz.
kuranin elle tutulur bir yanı olduğunu sanmak
Bu ise, inandığı kitabı okumamaktan ve bilmemekten kaynaklanır. Zannederler ki, kuran iyi bir kitaptır da, inanmayanlar sadece delil ekgibliğinden inanmaz. Halbuki kuran ilkel bir kitaptır. Elle tutulur yani yoktur. Kendileri objektif bir gözle okusalar, pek çok saçmaliği ve ilkelliği kendileri de göreceklerdir. Fakat çoğu inançlı elbette bunun bilincinde değildir.
)Öbür dünya yoksa ölünce ne olacağız?
Bilimsel açıdan cevaplayabildiğimiz kadarıyla, toprak olacağız ve azot ve karbon çevrimine gireceğiz.Ruh bedenle birlikte ölecek. çünkü ruh günümüzün çağdaş bilimsel yorumuna göre beyin dediğimiz organın duygular, hafıza, akıl yürütme ve karar verme gibi bazı fonksiyonlarına verdiğimiz isimdir. Dolayısıyla, vücudu bir makina gibi düşünürsek, bu makina işlemez hale geldiğinde fonksiyonları da duracak. Artık hissetmeyeceğiz, bilinçli olmayacağız, hiçbir şeyin farkında olmayacağız. çünkü bunu sağlayan organımız çalışmıyor olacak. Ruhun bedenden bağımsız olduğunu iddia eden hiçbir din ya da ruhsal inanç, örneğin neden içki içince hafızada ve zihinsel yeteneklerde azalma olduğunu tutarlı bir şekilde açıklayamaz. (içki içmek gibi fiziksel bir etki ya da kişinin kafasını bir yere çarpması, nasıl ruh denen bedenden bağımsız bir varlığı etkiler konusu) geçtiğimiz yüz yıllarda filozofları çok düşündürmüştür ve ruhu bedenden bağımsız gören hiçbir düşünce sistemi bu işin içinden tutarlı bir biçimde çıkamamıştır). Bunu bilim açıklar, çünkü bilim ruha verilen özelliklerin insan beyninin fonksiyonu olduğunu söyler.
)Tasarlanmış olduğu açık olan bu evrene bakıp da Tanrıya inanmamak çok mantıksız. Nasıl inanmayabiliyorsunuz?
inançlılar, inanmak daha mantıklı olduğu için inanmaz. Böyle olduğuna inanmak isterler, ama aslında ikna oldukları için değil, hatta mantıklı buldukları için bile değil, sadece çevrelerindekiler inandığı için inanırlar. inanmanın en mantıklı çözüm olduğuna ikna etmişlerdir kendilerini, böylece sorgulama zorunluluğundan da kurtulurlar. Fakat eğer bilgili bir ateistle tartışıyorlarsa, bu düşüncenin aslında iddia ettikleri fikri kanıtlamada ne kadar çürük olduğunu görmeleri uzun sürmez. çünkü doğada düzen ve bilinçli tasarım olmadığına işaret eden daha çok örnek vardır ve onların düzen ve bilinçli tasarıma işaret ettiğini düşündükleri gözlemleri başka şekilde açıklamak her zaman mümkündür. Ayrıca, bir başka gerçek, evrenin arkasında bir zeka olduğu gösterilse bile, dinlerdeki Tanrı fikrinin kanıtlanamayacağıdır.
Ve yanıtlanmayı bekleyen daha bir sürü soru...
-
1.
başlık yok! burası bom boş!