Elimdeki sopa yeterince sertti ama hayatimda daha once hic sansar oldurmemistim. Dogal olarak ne yapacagimi bilemiyordum. Isimi garantiye almak icin ucuna bantla yeni aldigimiz bicaklardan birini bagladim. Mizragim ve migferim hazir bir sekilde odanin onune gittim. Kapiyi acmadan bir kez daha kontrol ettim, yerde uzanmis yatiyor gibiydi. Geri cekilip sag ayagimla olabildigince vurdum kapiya, menteselerinden kopup kirildi. Yeniceri gibi iceri girip mizragi sapladim. Ilk saplmamda olmedi tabi mizragi cekerken de bicak hayvanin icinde kaldi. Ustume atladi o sirada elim ayagima dolasti sopayla birlikte yere dustum. Gozlerini gordugumde sok oldum, simsiyahti. Agziyla beni vahsice isirmaya cakisiyordu tirnaklari koluma girdiginde tum gucumle bagirdim. O sirada aklima bicagi alip saplamak geldi ama ondan once hayvan kafasina aldigi sert darbeyle etkisiz hale geldi. "Sinek iyi misin? Kalk hadi gitmemiz lazim" Naz aglamakli sesle elini bana uzatmisti. Hayvanin gozlerinden ve davranislarindan oldukca etkilenmistim. "Ver elini hadi gidelim!" Kendime gelip elini tuttum. Kolum kaniyordu ve dizimde sicaklik hissettim. Sansar yerde kivranirken Nazin elindeki sopayi alip defalarca vurdum vurdum vurdum vurdum... "Sinek, sinek dur tamam. Sinek yeter diyorum öldü öldü ÖLDÜÜÜ!!!"

Iste bu benim farkedemedigim ilk uyariydi, koyden git diyorlardi bana. Uyandigimda Naz'in kollarindaydim...