+19
Her neyse, dışarı çıktım o gece saat 5 gibi falan. Merdivenler yormuştu beni ve soluklanır soluklanmaz kosup aşağı Sokağa gectim. Her yer rezalet su içindeydi, gece biraz yağmur atıştırmıştı. az kalsın yere
kapaklanıyordum. Neden kostuğumu simdi bile bilmiyorum; sanırım canım oylesine kosmak istemisti.
Karsıya gecerken kendimi yok oluyormusum gibi hissettim. Felaket soğuk, gunessiz, yoldan karsıya her
gecisinizde kendinizi yok oluyormussunuz gibi hissettiğiniz o cılgın sabahlardan biriydi.
Sokakta ipek çoraplı ve topuklu ayakkabılı birisini gördüm. Sanırım fahişenin birisiydi. Gözlerimle birkaç saniye süzdüm. Ellerine baktım ve biraz da zütüne. Sonra ben koşmaya devam ettim. Evden çıkarken aldığım anahtarlar çıng çıng ediyordu. Koşarken sizde de olur, acaba telefonum düşer mi diye. O an köpek kovalamasını hiç istemezdim. Köpek kovalarsa şuradaki ağaca tırmanırım diye geçirdim içimden. Köşeyi döndükten sonra ışığı açık birkaç ev saydım. Muhtemelen sabah namazı için kalkmışlardı. Gün yavaş yavaş aydınlanıyordu. Kaldırım araları ıslaklığı kalmıştı sadece. Biraz da çarpık yapılan yolların saçma sapan yerlerinde su birikintileri.