iş yerindekileri eve davet ettik (sadece kızları) gelin bize bir şeyler içer takılırız. Zaten devirli çalıştıkları için sabah kafede 1 ya da 2 kişi oluyor. Onlar da gelmeyiversin diye bi durum kontrol yaptık.

Kafeyi şöyle tarif edeyim. Bir zuhal var ki bu kadın benim favorim. Hem okuyor hem çalışıyor. Bir kadın bu iki işi bir arada yapıyorsa bence gayet güçlü bir kadındır. Bir şekilde stres atıyor. Bu beni ne yalan söyleyim tahrik etti. Güzel gözleri var. Hemen aklınıza mavi ya da yeşil gelmesin. Bazen öyle güzel kahverengi gözlere sahip oluyorlar ki çoğu mavi ve yeşili topa koyar hatta dıbına koyar. Hah öyle bi güzellikte gözleri var. Hem fiziği hem de konuşma tarzı çok tatlı. Birkaç sefer müşterilerden numara aldığını gördüm. Numara kağıtlarını backroundda çöpe atar. Sinirlenir. Ben de sakin olmasını söylerim.

Okan ve ceyda iyi anlaşan ikililerden. Bu ikisi ve benle zuhal birlikte takılıyoruz genellikle. Yani iş yerindeki goy goyu bilirsiniz. Haaah meyveli sandviç isteyen dallama da geldi falan diye müşteri gıybeti yaparız. Aksi taktirde işten de zevk alamazsın ve zaman da geçmez. Biz zamanı böyle birbirimize takılarak ve espri falan yaparak geçiriyoruz.

Ceydadan bahsedeyim biraz. Çok da güzel bi kız değil. Hatta biraz kilolarını verirse şahane olur. Yok yok yine şahane olmaz bence ama kalbi güzel bir kere. Yani size bir şey söyleyim mi, okanın ekürisi olmasa çok ağır şeyler söylerdim bu kız için ama yine de söylemeden edemeyeceğim. Bu kız kevaşenin önde gideni. Hayır da bize hiç mi terbiyeli kız denk gelmez. Yok gelmiyor. Hep karşımıza böyle aptal saptal insanlar çıkıyor.

En sonunda söyledim işte. Saat 11de çıkınca bize geçelim diye. Evin yakın olması pozitiflik sağladı. Evde zula haline getirdiğimiz alkolleri ve çerezleri koydum masaya. Sohbet muhabbet goy goy başladı. En güzel kısmı da ceydanın "hadi oyun oynayalım" demesi oldu.