Hocam hayvanlardan tanrılara sapiens kitabını okuduysan ordaki tez şöyle: insanları bir arada tutmak için bazı kutsallar yaratmak gerekir. Yoksa milyonlarca kişi aynı çatı altında düzen içinde yaşayamaz. Yani bir topluluk akraba olsa dahi maksimum 200 kişiye kadar bir arada kalabilir. Ama işin içine tanrı gibi üstün bir kural koyucu girerse herkes itaat eder ve bu toplumu düzene sokmak kolaylaşır. Bu yüzden dinler medeniyetin ilerlemesinde çok önemlidir. Bunun görünür veya görünmez olması önemli değil. insanların bunun kutsiyetine inanması önemli. Mesela kafamızda canlandırdığımız vatan veya bayrak kutsiyeti de öyle. Somut olarak düşününce değeri olmayan şeyler. Bizim zihnimizde kutsal şeyler bunlar. Bir bayrağın kutsal olduğuna inanan insanlar o bayrak altında birleşiyor. Böyle deyince kutsal değildir demiyorum. O kutsiyeti biz veriuoruz yani. Dinlerde de aynı mantık. Freud bir yanılsamanın geleceği kitabında da şöyle yazar: insan doğayla hep mücadele etmiştir ve çoğu zaman yenilmiştir. Hastalıklar, ölümler, afetler karşısında çaresiz kalmıştır. Bu durumlar karşısında kendilerini teselli etmek için dinleri ortaya çıkarmışlardır. Yani bi hastalık bazen bir tanrının cezası olarak görülmüş, bazen bir lütuf. Öldükten sonra bunun mükafatını alacaklarını düşünmüşler vs. Söylediğim iki kitabı okumadıysan tavsiye ederim.